Üzerinde çalıştığımız alanlardan bir kaçının çok önemli olduğuna inanıyorum. | TED | هناك بعض المجالات التي اعتقد بأنها مهمة جداً لنركز عليها. |
Bu kadının her şeyden önemli olduğuna... karar verdiğin zaman kaybetmiştin. | Open Subtitles | لقد ذهبت عندما قررت أنها كانت مهمة أكثر من أي شيء |
Bu tarz sistemlerin önemli olduğuna inanıyorum. | TED | هذه الانواع من الانظمة ، انا اعتقد انها مهمة. |
O yüzüğün ne kadar önemli olduğuna dair bir fikriniz yok. | Open Subtitles | انت حقا لاتملك أي فكرة كم هو مهم ذلك الخاتم |
Bilmiyorum, bütün bu idari saçmalıklarla aslında neyin önemli olduğuna odaklanamadığımızı düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعلم مع كل هذا الهراء الإداري يجعلك تتسائل ما إن كنت قد فقدت التركيز على ما هو مهم |
Önemli, çünkü neyin önemli olduğuna sen karar vermiyorsun. | Open Subtitles | هذا يهمّ لأنه ليس من حقّك أن تقرّري ما هو المهم |
Zor olan şey, hangisinin önemli olduğuna vakıf olabilmek. | Open Subtitles | الأمر الصعب هو كيف لنا أن نحدد ما هو المهم |
Bunları, tercihlerimize, eğilimlerimize ve önemli olduğuna inandığımız birçok şeye dayanarak habersizce süzgeçten geçiririz. | TED | نقوم بهذا دون أن نعلم، بناء على أفضلياتنا وميولنا، ونواح أخرى نعتقد أنها مهمة. |
Bu durumda G/Ç alt sistemi, tıklamanızın oldukça önemli olduğuna karar veriyor. Böylece işlemciye işkesme sinyali gönderiyor. | TED | في هذه الحالة، يقرر النظام الفرعي للإدخال والإخراج أن نقرتك على الفأرة مهمة جداً لذا فإنه يقاطع المعالج |
13 yıl önce düşündüğümüz şeyler bunlar değildi ve şu an bunların çok önemli olduğuna inanıyoruz. | TED | هذه ليست الأشياء التي كنا نفكر فيها قبل 13 عامًا، ونعتقد أنها مهمة جدًا الآن. |
O yüzden babasını bulup geri getirebilirsek babası için hâlâ önemli olduğuna onu inandırabiliriz. | Open Subtitles | . لذا ربما ان تمكنا من إيجاد والدها . و إرجاعه لها , ربما يمكننا اقناعها . بأنها لا تزال مهمة له |
Ve içeriğinin de saklanmaya değecek kadar önemli olduğuna karar kılmış. | Open Subtitles | واعتبر محتوياتها مهمة كفاية لابقائها مخفية. |
Ayrıca adaletin uygulanmasında hızın da önemli olduğuna inandığımdan davaların sonuçlandırılma hızını birinci önceliğim haline getireceğim. | Open Subtitles | لأنّني أعتقد بأنّ هناك إدارة سريعة لجلب العدالة سأجعل ذلك ذو أولوية مهمة |
Araştırma, farklılık ilkesini benimsemiş kaynaştırma programlarına sahip şirketlerin çalışanlarının bile işyerlerinde kendileri olamadıklarını çünkü uzun süreli kariyer gelişimleri için uyumun son derece önemli olduğuna inandıklarını ortaya çıkardı. | TED | وجدت الدراسة أنه حتى في شركات ذات سياسات تعددية وبرامج إدماج، يكافح الموظفون ليكونوا أنفسهم في العمل لأنهم يعتقدون أن مطابقة الغير مهمة لتعزيز عملهم طويل الأجل. |
Bunların hepsi sana neyin önemli olduğuna odaklanman için yardım etmeli. | Open Subtitles | كل هذا، يجب أن تكون أشياءً تساعدك على التركيز، على ما هو مهم |
Uyanık zihinlerimiz hangisinin bizim için önemli olduğuna karar verebilir. | Open Subtitles | عقلنا الواقعى يحدد لنا ما هو مهم. |
Scott, neden neyin önemli olduğuna benim karar vermeme izin vermiyorsun? | Open Subtitles | سكوت, لم لا تدعني أقرر ما هو مهم |
Neyin önemli olduğuna sen karar veremezsin. | Open Subtitles | ليسَ من حقّك تحديد ما هو المهم |
İnsanlar için neyin önemli olduğuna göre değişir. | Open Subtitles | حسناً، فإنه يعتمد على ما هو المهم للناس |
Yard burada neyin önemli olduğuna karar verecek. | Open Subtitles | سيقرر الشرطة ما هو المهم |