özür dilemek için gitmiştim. Bir içki ısmarlayıp eve döndüm. | Open Subtitles | ذهبت لأعتذر له, إشتريت له مشروبا, وبعدها ذهبت إلى المنزل |
özür dilemek için odaya gittim, ama coktan intihar etmisti. | Open Subtitles | ثم رجعت لأعتذر لها، لكن في ذلك الحين وجدتها قد قتلت نفسها. |
özür dilemek için tokalaştıktan sonra elimi sildiğim gaziyi aradık. | Open Subtitles | لقد اتصلنا بالجندي الذي مسحتُ مُصافحته في وقتٍ سابق للإعتذار. |
özür dilemek için geliyorsan, istemez. Çok teşekkür ederim ama olmaz. | Open Subtitles | و إذا اتيت للإعتذار فلا و شكرا لك شكرا جزيلا و لكن لا |
Umarım bugün görüşmede yaptıklarından dolayı özür dilemek için buradasındır. | Open Subtitles | أعتقد أنك هنا لتعتذر عما فعلته في مقابلتك الشخصية اليوم |
Ama sonra özür dilemek için aradı ve ...ben bir otobüse atlayıp oraya gittim. | Open Subtitles | وقدنسيت,لكنه اتصل ليعتذر, لذا ركبت الحافلة و ذهبت إلى هناك |
özür dilemek için mi buradasın? | Open Subtitles | ماذا إذن , هل أنتِ هنا لتعتذري ؟ |
Baksana, bunca yolu özür dilemek için geldim. | Open Subtitles | أتعرف , لقد أتيت كل هذا الطريق , فقط لأعتذر لك. |
- Merhaba, ben Rufus, geçen akşam yüzünden özür dilemek için tekrar arıyorum. | Open Subtitles | مرحبا انا روفيس اتصل مرة اخرى لأعتذر عن ليلة أمس مرة اخرى |
Gerçekten özür dilemek için aradım. Yani altında başka bir şey arama... | Open Subtitles | لقد إتصلت لأعتذر حقاً يعنى لا تظن شيئاً آخر بإتصالى |
Ayrıca bu fırsatı, eşim Ginger ve kendi adıma Özel Ajan Brian Shepard'dan özür dilemek için kullanmak istiyorum. | Open Subtitles | وأنا ايضا اريد ان انتهز هذه الفرصة لأعتذر بالنيابة عن نفسي وعن زوجتي جنجر للعميل الخاص براين شيبرد |
özür dilemek için hazır olduğunda yemeğe inebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك النزول للعشاء ما إن تستعد للإعتذار إلى أختك |
Sizinle görüşemediğinden özür dilemek için 6:15'te aradı | Open Subtitles | نعم ، لقد إتصل الساعة 6.15 للإعتذار عن أنه غير قادر على الإجتماع بك |
"Senden özür dilemek için binlerce yol düşündüm." "Fakat sanırım birini seçmem gerekiyor." | Open Subtitles | لقد فكرت بعدة طرق للإعتذار و لكنني لا بد أن أصل لطريقة |
özür dilemek için... 5 dk içinde... beni ara. | Open Subtitles | لديك خمس دقائق بعد ان اذهب . اتصل لتعتذر لي |
Bunu takdir ediyorum, ama tüm yolu benden özür dilemek için gelmediğini söyleyebilirim. | Open Subtitles | أقدِر لك هذا، لكنني أعرف أنك لم تأت كل هذه المسافة فقط لتعتذر لي. |
özür dilemek için Rachel'a gittim fakat bir işe yaradığından emin değilim. | Open Subtitles | لقد ذهب لرايتشل ليعتذر منه لكني غير متأكدة من نجاح ذلك |
Nick kardeşinden özür dilemek için bir şişe votka içtiğini söyledi. | Open Subtitles | (نيك) أخبرني أنك شربت زجاجة فودكا لتعتذري لأخاه. |
Aynı zamanda, plaj kazası yüzünden sana fazla yüklendiğimden dolayı özür dilemek için geldim. | Open Subtitles | لقد جئت أيضاَ لكي أعتذر بسبب الطريقة التي خاطبتك بها بشأن ما حدث على الشاطيء |
Devon'un Kent'in mezarına gittiğini biliyoruz. Jimmy'e özür dilemek için olduğunu söyledi. | Open Subtitles | نعرف بان ديفون كان ليزور قبر كينت, على حد قول جيمي للاعتذار |
Niye, burada özür dilemek için gece sokağa çıkma yasağı mı var? | Open Subtitles | ماذا، هل يوجد هُنا نوعاً من حظر التجوال من أجل الإعتذار ؟ |
özür dilemek için bir sebebim yok. | Open Subtitles | لا يوجد هنالك شيء لاعتذر عنه لكن لا بأس أنا آسف |
Sana özür dilemek için 5000 tane sebep verebilirim. | Open Subtitles | سبب الف 5000 بـ افكر أن أستطيع للأعتذار المناسب الوقت هذا بأن |
Sana ateş etti ve sen özür dilemek için geri mi geldin? | Open Subtitles | هي أطلقت النار ناحيتك , وأنت قادم لكي تعتذر ؟ ؟ |
Bayağıdır buralarda yoktum özür dilemek için fırsatım olmadı çok kötü bir zamanlama idi... ama baban bitirdi. | Open Subtitles | لم أكن أقيم هنا لفتره لم تتح لي الفرصه كي أعتذر لك فقد كنت أمر بأوقات عصيبه , لكن |
özür dilemek için arıyorum. | Open Subtitles | لقد اتصلت حتى أعتذر |
Biraz konuşmama izin verirsen senden özür dilemek için burdayım. | Open Subtitles | هذا هو سبب رغبتي في الإعتذار لو كنت أعطيتني فرصة للحديث |
Seni buraya kadar özür dilemek için takip etmiştim. | Open Subtitles | اتبعتك الى هنا لكي اعتذر |