Kırdığın şeyi nasıl tamir ettiğim konusunda, senden özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | أنا لن أعتذر عن الطريقة التي أختارها لأصلّح ما كسرته |
Yakında hayatım sona erecek ve Kara'ya güvenmediğim için senden özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | حياتى على حافة النهاية قريباً ولن أعتذر لك لأجل ألا تثق بها |
Ve siz cehenneme gitmeden sizden asla özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | و يمكنك ان تذهب إلى الجحيم قبل ان أعتذر إليك |
Hayır. özür dilemeyeceğim, Paul. Ne yapacağımı söyleyeyim. | Open Subtitles | لا , انا لن اعتذر له , بول لكن ساقول لك ماذا سافعل |
özür dilemeyeceğim çünkü kötü birşey yapmadım. | Open Subtitles | لن أعتذر لان هذا يعنى أنى أرتكب شيئا خاطئا |
Dana, dünyadan biraz adalet... beklediğim için özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | دانا , أنا لن أعتذر لكي أترقب القليل من الإنصاف من العالم هذا كل شيء |
özür dilemeyeceğim. Beni zenciyim diye kovdu. | Open Subtitles | أنا لن أعتذر إلى هذا اللعين لقد طردنى لأننى أسود |
Sevdiğim insanı korumak için aşırıya kaçtıysam, bunun için özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | لن أعتذر عن مبالغتي لحماية الشخص الذي أحب |
Senden üstün olduğumdan dolayı bana kızdığın için senden özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | إذا كنت غاضبة لأنني وجهت لكِ ضربة فلن أعتذر |
Bak, sizinle takılmaktan mutluyum ama yapmadığım bir şey yüzünden özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | انظر, احب التسكع معكم يا رفاق لكن لن أعتذر عن شيء لم أفعله |
özür dilemeyeceğim, çünkü ben yapmadım! Bu yaptı. | Open Subtitles | أنا لا أعتذر منك لأنني لست من فعل هذا هو من فعل هذا |
Yaptıklarımdan dolayı özür dilemeyeceğim. Yılda 65 bin kazanıyorum. | Open Subtitles | لن أعتذر عمـا أفعلـه , أنـا أجني 65 ألف في السنـة الواحدة |
Yaptıklarımdan dolayı özür dilemeyeceğim. Yılda 65 bin kazanıyorum. | Open Subtitles | لن أعتذر عمـا أفعلـه , أنـا أجني 65 ألف في السنـة الواحدة |
Bu odaya gelene kadar maruz kaldığınız zorluklar için özür dilemeyeceğim çünkü tüm o baskılar ve acılar gerekliydi. | Open Subtitles | لن أعتذر عن المصاعب التي عانيتم منها للوصول إلى هذه الغرفة. الضغوط والآلام كانت ضرورية. |
O daha iyi bir bilim adamı, şüphesiz. Ama daha çok hırsım ve iş kabiliyetim olduğu için özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | إنه الخبير الأفضل , بلا شكّ ولكنّ لن أعتذر لطموحى ، و لتطلعى لعمل أفضل. |
O gemideki insanları önemsiyorum, ...bunun için özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | أنا أهتم بهؤلاء القوم على هذه السفينه لن أعتذر عن هذا |
Doğanın döngüsüne dahil olduğum için özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | وماذا يعني؟ لن اعتذر على اختيار الطبيعة لي |
Senden, neredeyse kendini öldüren mal kafalı olduğum için özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | انا لن اعتذر اليك اساسا لانني لست الغبي الذي كاد ان يقتل نفسه |
Bize olanlar yüzünden her şeyimi kaybetmeyi göze alamam ve bunun içinde özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | وانا لن اعتذر بسبب شيء حدث لاضربه بقوه حينما كنت ساخسر كل شيء |
Bunun için özür dilemeyeceğim ve sana karşı dürüst olmam gerekirse tekrar yapmayacağımı garanti edemem. | Open Subtitles | ولن أقوم بالإعتذار لأجلهم ولأكون صادقة تماماً لايمكنني ضمان أني لن أقوم بها مجدداً |
Ailemin güvenliği için endişe duyduğum hatta korktuğum için özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | لذا لن أعتذرَ على كوني قلق أو خائفٌ حتّى على سلامةِ عائلتي، |
Seni seviyor olduğum için senden özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | أنا لن أتأسف لأنني أحبك |
Ben yarattığımız şeyi korumaya inanırım. Bunun için özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | انا أَؤمنُ بالحِماية من الذي خَلقنَا أنا لَنْ أَعتذرَ عن ذلك |
İşimi yaptığım için özür dilemeyeceğim. İşimi yaptığım için özür dilemeyeceğim. | Open Subtitles | فلن أقوم بالأعتذار من أجل أداء علمي |