Sen neden bahsediyorsun? Şimdi sarhoş oldu işte, herkesten özür dileyecek. Yabancılardan. | Open Subtitles | ما الذى تتحدث عنه ، الآن و هو مخمور سيعتذر لكل فرد ، للغرباء |
Programda bir son dakika değişikliği olacak. Kibarca özür dileyecek. | Open Subtitles | سيكون هناك تغيير في الجدول في أخر دقيقة ستعتذر بأدب |
Demek istiyorum ki özür dileyecek hiçbir şeyim yok. Çok keskin olmak dışında belki. | Open Subtitles | أريد أن أقول وحسب بأنه لا يوجدُ شيء لأعتذر عنـه ما عدا كوني حادةٌ أكثر من اللازم |
- özür dileyecek bir şey yok Binbaşı. | Open Subtitles | فعلنا أفضل ما يمكن لا شيء لتعتذر عنة |
Hayır, hayır, özür dileyecek bir şey yok. | Open Subtitles | كلاّ، كلاّ، ليس هناك شيءٌ لتعتذري من أجله. |
ve yine özür dileyecek. | Open Subtitles | وبعد ذلك عليه فقط أن يعتذر ثانية وبعد ذلك |
Bunun için onunla konuşacağım, yemin ederim. Sizden özür dileyecek ve ben de zararınızı karşılayacağım. | Open Subtitles | سأصلح الأمر، سيعتذر لك ، و سأدفع لك أقسم لك |
Bu bakış birileri özür dileyecek demekti o biri de bendim. | Open Subtitles | انا لست في مزاج للصوت حاليآ هذا يبدو أن شخص ما سيعتذر |
Kibar kibar konuşursam Başbakan özür dileyecek mi? | Open Subtitles | تعتقد أني لو تكلمت بلطف ، سيعتذر الرئيس ؟ |
- Yaşananlar için özür dileyecek. Suçu üstlenecek. | Open Subtitles | و ستعتذر عن أي إزعاج و ستقول أنه خطأها تماما |
Sahte para transferi için de özür dileyecek misin? | Open Subtitles | ستعتذر عن برقية التحويل المزيف أيضا؟ |
Yaklaşık bir saat içerisinde bunun için de özür dileyecek misin? | Open Subtitles | هل ستعتذر عن ذلك بغضون ساعة أو ماذا؟ - آسف؟ |
Şu an burada olmasının anlamını kimse bilmiyor ve bir sebeple yanılıyorsam, ondan ilk özür dileyecek olan kişi benim. | Open Subtitles | لا أحد يعلم ماذا يعني أنها هنا الآن وإذا كنت مخطئاً لسببٍ ما... سأكون أول شخص في الطابور لأعتذر لها |
özür dileyecek hiç bir şeyim yok. Ben iyi bir gazeteciyim. | Open Subtitles | لم يكن لدي شيء لأعتذر به أنا مراسل جيد |
- özür dileyecek bir şey yok Binbaşı. | Open Subtitles | فعلنا أفضل ما يمكن لا شيء لتعتذر عنة |
Ve sen de onu aramayacaksın çünkü özür dileyecek bir şey yapmadın.. | Open Subtitles | ولن تتصل بها لانه ليس لديك سبب لتعتذر |
özür dileyecek bir şeyin yok o yüzden özür dilemeyi kes. | Open Subtitles | لا يوجد لديك شيء لتعتذري عنه، لذا توقفي عن الإعتذار. |
Belki sonunda senden özür dileyecek. | Open Subtitles | لماذا يراسلك رايان ؟ ربما هو يعتذر أخيراً |
özür dileyecek bir şey yok. Bu konuda yeteneklisin. Ona çok iyi baktın. | Open Subtitles | ليس هناك ما تعتذرين لأجله أنت موهوبة في هذا، اعتنيت بها جيداً |
Bana sorarsan özür dileyecek birşeyimiz yok. | Open Subtitles | إذا سألتني، فليس لدينا أي شيء للإعتذار عليه |
İşte bak hiçbir şey bilmiyorsun, eğer özür dilersem, özür dileyecek bir şey yaptığımı sanır, olay birden büyür, oysa önemli bir şey değil. | Open Subtitles | انظر، هذا هو السبب في أنك لا تعرف أي شيء عن أي شيء. اذا ذهبت الى هناك والاعتذار للجيفري، ثم يفكر لدي شيء للاعتذار عنها، |
Birbirinizle kavga ettiğiniz için özür dileyecek ve artık kavga etmeyeceğinize dair söz vereceksiniz | Open Subtitles | أن تعتذروا عن الإساءه لبعضكم وتعدوني بأن توقفوا، الشِجار. |
O zaman herkes özür dileyecek... ve bana kabadayılık yapmayı kesece. | Open Subtitles | إذاً على الجميع أن يعتذروا إليّ وتتوقفون عن إيذائي أيضاً |
Kaybeden kafasını eğecek ve kazanandan özür dileyecek. | Open Subtitles | الخاسر يجب أن ينحني ويعتذر إلى الفائز |
Jerry Lawler'dan özür dileyecek. Ve kötü adam rolü için pişman olduğunu açıklayacak. | Open Subtitles | يريد الاعتذار الى (جيري لولير) وعن كل أفعاله السيئة |
- Hayır, değil! Bildiğim gibi yaşıyorum, kariyerim var diye özür dileyecek değilim. | Open Subtitles | كلا، أنا أعمل كما يطيب لي ولن أعتذر عن عملي المهني |
Evet, Avrupa'dan özür dileyecek, çünkü bu veba salgını ve Dresden'daki halı bombardımanıyla eşdeğer seviyede. | Open Subtitles | نعم، هي ستَذْهبُ للإعتِذار لأوروبا لأن الأمور هناك سيئة جدا وبخاصة القصف الشامل في دريزدين. |