"özel bir durum" - Translation from Turkish to Arabic

    • مناسبة خاصة
        
    • ظرف خاص
        
    • ما المناسبة
        
    • حالة خاصة
        
    • مناسبه خاصه
        
    • للمناسبات الخاصة
        
    • أمر شخصي
        
    Peki motoru kullanmam gereken özel bir durum olursa ne olacak? Open Subtitles ماذا لوكان هناك مناسبة خاصة وعلي ركوب الدراجة
    Tabii bu çok özel bir durum. Misafirler Var. Open Subtitles بالطبع هذه مناسبة خاصة لم يأتي احد لرؤيتهم منذ زمن
    18 yaşındayken, onun oğlu Redser Brown ile evlendim özel bir durum vardı ki biz buna hamilelik diyoruz. Open Subtitles عندما كان عمري 18 سنة، تزوجت بابنه، ريدسير براون. نظرا لوجود ظرف خاص... يدعى الحمل.
    özel bir durum mu var? Open Subtitles اوه ، ما المناسبة ؟
    Bu derin bir fakirlik değil. özel bir durum, büyük olasılıkla Güney ve Doğu Afrika'daki bazı ülkelerdeki veya ülkelerin bazı kısımlarındaki heteroseksüel nüfusun bir bölümünün aynı andaki cinsel partnerliği. TED انها ليست بسبب الفقر المدقع. انها حالة خاصة على الأرجح تتعلق بعدد الشركاء الجنسيين في قسم من السكان في بعض الدول, أو في بعض المناطق في الدول في جنوب وشرق أفريقيا.
    Sydney'yle ben amir mi değiştirdik yoksa bu özel bir durum mu? Hayır, bir sorun var. Open Subtitles هل أنا وسيدنى سنترقى أم هذه مناسبه خاصه ؟
    özel bir durum için sakladığım makyaj malzemelerim var. Open Subtitles -ماذا؟ كنت أحتفظ ببعض مستحضرات التجميل للمناسبات الخاصة ويبدو أن هذا لن يحدث،
    Güney Afrika'dan telefon geldi. özel bir durum olduğunu söylüyorlar. Open Subtitles مكالمة من جنوب إفريقيا قال أنه أمر شخصي
    özel bir durum olduğuna bakınca biraz gayret göstereyim diye düşündüm. Open Subtitles حسنا, فكرت أن أبذل جهدي, بما أنها مناسبة خاصة.
    - Pekâlâ, ama sadece özel bir durum olduğu için. Open Subtitles حسناً، حسناً، لكن فقط لأنها مناسبة خاصة.
    Eğer özel bir durum varsa... benim için o egzotik dansı yapar. Open Subtitles ولو كانت مناسبة خاصة... من الممكن ان تقوم بهذا الرقص القذر من اجلى
    Burada çok özel bir durum var. Sizin için kurallar farklı çocuklar. Open Subtitles إنها مناسبة خاصة لديكم مهمة خاصة جدا
    Bu özel bir durum Bay Burke. Open Subtitles مثل هذه هذه مناسبة خاصة سيد.بيرك
    Biliyorum leydim ancak bu özel bir durum. Open Subtitles أعرف ذلك ، يا سيدتي ولكن هذا ظرف خاص.
    Ama işin içinde cinayet var, özel bir durum bu. - Ayrıca Booth'un yetkisi de var. Open Subtitles لكن هذا ظرف خاص لوجود جريمة قتل ويملك (بوث) تصريحاً.
    özel bir durum mu var Walter? Open Subtitles ما المناسبة يا (والتر)؟
    Her yerde, zengin ve fakir için özel durumlar olmamali çünkü cephedeki herkes birileri için özel bir durum. Open Subtitles الكبير والصغير , الغني والفقير لايجب أن يكون هناك حالات خاصة لأن كل رجل في الجبهه يعتبر حالة خاصة لأحد ما
    Bunu genellikle yüz yüze yapmadığımızı biliyorum ama bu sefer ki özel bir durum. Open Subtitles أعرف أننا لا نفعل هذا شخصيًا عادة، لكن هذه حالة خاصة
    Bu özel bir durum olsa gerek, anlıyor musun, çaresiz kaldığında? Open Subtitles هذه لابد انها مناسبه خاصه اتعرف اوقات يائسه
    Evet, çok özel bir durum. Open Subtitles نعم ، مناسبه خاصه جداً
    Bunu özel bir durum için saklayacağım. Open Subtitles إدخرته للمناسبات الخاصة
    Benden bir süre izin istedi. özel bir durum çıkmış. Open Subtitles طلبت أن تأخذ إجازة لقد طرأ أمر شخصي ما

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more