Belki de bir sonraki Albert Einstein ya da Steve Jobs Afrika’nın ücra bir köyünde yaşıyor. | TED | ربما ألبرت إينشتاين القادم أو ستيف جوبز القادم يعيش في منطقة نائية في أفريقيا. |
Bengal'in ücra köşelerinde yaşıyor olabiliriz Ama bu dünyaya bakış açımızın dar olması anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | ربما نحن نعيش بمنطقة نائية في بنجلاديش ولكن هذا لا يعني أن آفاقنا تبقى ضيقة |
Bangladeş'in ücra bölgelerinde elektrik nadiren bulunur fakat ihtiyacımız yoktu. | TED | الكهرباء نادرة في المناطق النائية من بانجلادش لكننا لم نحتجها. |
Nijerya'nın ücra bir köşesinde çalışan gezici sağlık ekibi hakkında bir şeyler okumuştum. | Open Subtitles | قرأت عن هذا الفريق الطبي الجوال الذي يعمل في المناطق النائية في نيجيريا |
Bu yaşlı insanların bilgeliği ücra bir yerdeki ihtiyarlar hakkındaki hikayelerin sadece bir derlemesi değil. | TED | ان حكمة هؤلاء الاجداد ليست مجرد تراكم علم من الاجداد في مكان معزول |
Oyun yarışmacıları ücra yerlere yönlendirip varlıklarını belirtmek için mesaj atmalarını istiyor. | Open Subtitles | اللغز يرسل اللاعبين إلى أماكن منعزلة ثم عليهم ان يرسلو رسالة ليثبتو وجودهم |
Kıyafetinin en ücra yerinden | Open Subtitles | أتوسل أن تسمحي لي بأن أُقبِل" |
Her aile üyesi boğulmuş ve cesetleri ücra bir yere atılmış. | Open Subtitles | خنق جميع أفراد الأسرة وألقيت جثثهم بمنطقة نائية. لم نجد الكثير من الأدلة. |
Bu akşam erken saatlerde şehrin batısındaki ücra bir ormanlık alanda iki ceset bulundu. | Open Subtitles | في وقت مبكر من هذا المساء في منطقة غابات نائية |
Orası ücra yerdir. Eşinizin veya ailenizin olması yararlı olurdu. | Open Subtitles | إنها نائية للغاية، وربما يكون للزوجة والعائلة فائدة كبرى |
Erkekler ücra bölgelere daha sık gidiyor. | Open Subtitles | الرجال أكثر ميلاً للتوغل في منطقة نائية بمفردهم |
Şu an ücra arazideki pisliğe boğazına kadar batmış durumdasın. - Tek başına asla başaramazsın. | Open Subtitles | أنت في منطقة نائية الآن، مُحال أن تنجوا بمفردك |
Yaklaşık 13 yıl evvel mimarlık öğrencisiyken, Bangladeş'in ücra bir köyü olan Rudrapur'a gitmiştim. Tez projem doğrultusunda bir okul tasarlayıp inşa edecektim. | TED | عندما كنت طالبة معمارية منذ 13 سنة، ذهبت إلى قرية نائية في بانجلادش تدعى ردرابور بهدف تصميم وبناء مدرسة كأطروحة لمشروعي، |
Tıp hizmetinin olmadığı bu ücra bölgelerde klinik hizmeti veriyoruz. | TED | وكنا ندير عيادات في تلك المناطق النائية والتي كانت تفتقر للتغطية الصحية تماما |
Temel olarak, üzerinde çalıştığımız durumlardan birisi, Hindistan'ın ücra yerlerindeki okullardı. | TED | في الأساس واحدة من السياقات التي درسنا كان المدارس في المناطق النائية في الهند .. |
Bu kaynaklar ücra yerlerde mevcut değil. | TED | هذه الموارد ببساطة ليست متوفرة في المناطق النائية. |
Ben bu durumu, yoksulluk üzerine çalışmalar yapmak amacıyla ücra köylere gittiğimde birebir yaşadım. | TED | و قد مرت بي تجربة مماثلة هزت وجداني، عند تجوالي في القرى النائية لدراسة الفقر. |
Otoyolun ne kadarı kaçırma için yeterince ücra? | Open Subtitles | كم من طول الطريق السريع معزول بما فيه الكفاية للقيام بالاختطاف؟ |
3. katta bir ofis var. ücra köşededir. | Open Subtitles | هنالك مكتب في الطابق الثالث انه معزول |
Planını gerçekleştirebileceği ücra bir yer. | Open Subtitles | بقعة منعزلة حيث تضع خطتها موضع التنفيذ |
Şunu bilesin, olayın başında TARDIS'i evin ücra bir köşesine koyacaktım ama sayende adileştiğim için oturma odasının tam ortasında dönen bir platformun üzerinde "koydum mu" yazısıyla olacak. | Open Subtitles | و كي تعلمين عندما بدأ هذا الأمر كنت أنوي وضع الـ (تارديس) في زاوية منعزلة من البيت و منذ ذلك عدلت عن رأيي و سأقوم بوضعه |
Kıyafetinin en ücra yerinden | Open Subtitles | أتوسل أن تسمحي لي بأن أُقبِل" |
Çünkü sadece Endonezya'nın en ücra resiflerinde gerçekleşir. | Open Subtitles | لم يلاحظ الا مؤخرا، لأنه يَحْدثُ فقط على الطوياتِ الأكثر بعدا في أندونيسيا. |