| Mezunlarımız, mezunlar dergisini Hindistan'daki tapınaklarda ve Ürdün'deki saraylarda okuyor. | Open Subtitles | خريجوامدرستنا يتلقون علمهم المغابد في الهند وفي القصور في الأردن |
| Suudi Arabistan'daki Madain Salih ve Ürdün'deki Petra'daki | Open Subtitles | و في مدائن صالح في السعودية و في البتراء في الأردن |
| Ürdün'deki otel odasından hiç çıkmadığını söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلتَ أنك لَم تغادر حجرة الفندق في الأردن أبداً؟ |
| Derken Mesih, Ürdün'deki Vaftizci Yahya'ya kendisini vaftiz etsin diye gitti. | Open Subtitles | ثم جاء المسيح من " الجليل " إلى " يوحنا " في الأردن ليتطهر منه |
| Aralık ayında Ürdün'deki bir Suriyeli mülteci kampına gittik ve orada Sidra isimli 12 yaşında bir kızın öyküsünü kameraya aldık. | TED | وذهبنا إلى مخيم للاجئين السوريين في الأردن في شهر ديسمبر وصورنا قصة طفلة تبلغ 12 سنة من العمر تدعى (سيدرا) |
| 1970 yazında Ürdün'deki kamplarda eğitim aldım. | Open Subtitles | قمت بمعسكر تدريبي في (الأردن)، صيف 1970 |
| 1970 yazında Ürdün'deki kamplarda eğitim aldım. | Open Subtitles | قمت بمعسكر تدريبي في (الأردن)، صيف 1970 |
| Marlboro bütün Ürdün'deki en iyi kaçakçıdır. | Open Subtitles | فإنّ (مارلبورو) أفضلُ مُهرب في الأردن |