"üretmeye" - Translation from Turkish to Arabic

    • إنتاج
        
    • توليد
        
    • تخترعي
        
    • إلى الطبخ
        
    • بإنتاج
        
    Son yok etme iterasyonu gerçekte var olmayan bir şeyi üretmeye çalışmak üzerineydi. TED آخر تكرار للتدمير كان محاولة إنتاج شيء أن لم يكن موجوداً من الأساس.
    Bu esnada B hücresi ve yardımcı T hücresi antikor denilen özel proteinleri üretmeye başlamak için eşsiz antijenlerden edindiği bilgileri kullanır. TED وفي الوقت نفسه، تقوم الخلايا البائية والخلايا التائية المساعِدة باستخدام المعلومات المجمّعة من المستضَدّات الفريدة لبدء إنتاج بروتينات خاصة تدعى الأجسام المضادة.
    Cevapladığı sorulardan biri şuydu: "Bazı bilim insanları hayatları boyunca önemli çalışmalar üretmeye nasıl devam edebiliyorlar?" TED ‫وكانت أحد الأسئلة التي أجاب عليها البحث:‬ ‫كيف يمكن لبعض العلماء ‬ ‫الاستمرار في إنتاج عمل مهم‬ ‫طيلة حياتهم؟‬
    Elektrik iletmeye pekala muktedir, ve esasında üretmeye de. Open Subtitles أجسادنا قادرة على توصيل بل وحتى توليد الطاقة
    Onu masum göstermek için komplo teorileri üretmeye çalışma. Open Subtitles لذا، لا تخترعي نظرية المؤامرة لكي تعيدي قدسيته.
    Sana onu tekrar üretmeye ikna et demiştim ama sen çuvalladın ve artık çok geç. Open Subtitles طلبتُ منكَ أنّ تعيده إلى الطبخ مجدداً و قدّ أخفقت، و الأن فات الآوان
    Materyalleri yaşayan organizmalar ile üretmeye başlayınca önceki üretim metotları mantıksız görünmeye başlıyor. TED وعندما نبدأ بإنتاج المواد باستخدام الكائنات الحيّة، ستبدو الطرق السابقة للتصنيع غير منطقيّة.
    Virüsler, temel olarak, protein üretmeye başladılar ve çevrelerine zarar verdiler. TED بدأت الفيروسات، في الأساس، إنتاج البروتين وتدمير بيئتهم.
    Bu yıl 300 milyon ton plastik üretmeye meyilliyiz. TED نحن نتجه إلى إنتاج ما يزيد عن 300 مليون طن من البلاستيك هذا العام.
    Çıktıktan sonra yumurtaların sorumluluğunu erkek üstlendiği için dişi, bir sonraki partiyi üretmeye başlayabilir. Open Subtitles عندما يتولى الذكر المسئولية عن البيض حال وضعه فورا تتمكن الأنثى من بدء إنتاج الدفعة القادمة
    Yaşamı boyunca farklı alanlarda orijinal çalışmalar üretmeye devam etti. Open Subtitles استمر في إنتاج مدىً واسع من العمل الأصيل
    Ama sabit bir noktadan güneş enerjisi üretmeye çalışıyorsanız ağırlığın pek önemi yoktur. Keşfettiğimiz başka bir şey ise eğer enerji kaynağınız bedava ise verimliliğin TED ولكن إذا كنت تحاول إنتاج الطاقة الشمسية في موقع ثابت فالوزن لا يؤثر كثيرا والأمر الآخر الذي اكتشفناه هو أن الكفاءة كذلك ليست مهمة
    Laboratuvarda yapmak istediğimiz şey de çoğunlukla aynı, ama bunu onlarca farklı molekül kullanarak yapmaya çalışıyoruz. Karmaşıklığı oldukça azalttığımız halde canlı gibi görünen bir şey üretmeye çalışıyoruz. TED ما نريد القيام به في المختبر هو الشئ نفسه تقريباً، لكن عبر تنظيم عشرات من الجزيئات المختلفة - مما يؤدي إلى تقليص كبير في درجة التعقيد، لكن ما زلنا نحاول إنتاج شئ شبيهٍ بالكائن الحي.
    Diyetinde A vitamininden yoksun olan hayvanlar sperm üretmeyi keserler ve A vitamini tekrar verildiğinde tekrar sperm üretmeye başlarlar. TED إن الحيوانات التي تفتقر للفيتامين (أ) في حميتها الغذائية تتوقف عن إنتاج الحيوانات المنوية وتعيد إنتاج الحيوانات المنوية مجددًا عند إعادة دمج الفيتامين (أ).
    Çünkü oksijen üretmeye çalışmıyorum. Open Subtitles لأنني لا أحاول إنتاج الأكسجين !
    Ben de burada elektrik üretmeye çalışıyorum. Open Subtitles أنا أيضا أحاول توليد كهرباء هنا
    Uçmak için, tıpkı bir uçakta olduğu gibi, yeteri kadar aerodinamik kuvvet üretebilecek kanatlar, uçuş için gereken gücü üretmeye yetecek bir motor ve bir kumandan gerekir. İnsan yapımı ilk uçakta kumandan, aslında, kokpitte oturan Orville ile Wilbur'ın beyinleriydi. TED لكي تطير الذبابة، كما هو الحال في طائرة صنعها الإنسان تحتاج إلى أجنحة قادرة على توليد قوى هوائية كافية تحتاج إلى محرك قادر على توليد القوة المطلوبة للطيران وتحتاج إلى جهاز تحكم، وفي أول طائرة صنعها الإنسان، كان جهاز التحكم هو دماغي أورفيل وويلبر الجالسين في غرفة القيادة.
    Onu masum göstermek için komplo teorileri üretmeye çalışmayın. Open Subtitles لا تخترعي نظريّة المؤامرة .لتبرير موقفهِ
    Sana onu tekrar üretmeye ikna et demiştim ama sen çuvalladın ve artık çok geç. Open Subtitles قلتُ لك أن تقنعه بالعودة إلى الطبخ مرة أخرى، وأنت أفسدت ذلك.. الآن الوقت متأخر جداً !
    İnsanların ne zaman fermente içecekler üretmeye başladığını kimse bilmiyor. TED لا أحد يعلم بالضبط متى بدأ البشر بإنتاج المشروبات المخمرة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more