"ürettiği" - Translation from Turkish to Arabic

    • ينتجها
        
    • تنتج
        
    • الأشياء التي
        
    • الذي تنتجه
        
    • ما تنتجه
        
    • التي أنتجها
        
    • ينتجه
        
    • يتم إنتاجه
        
    • التي تنتجها
        
    Steroidler, kortizol gibi, vücudunuzun doğal olarak ürettiği hormonların, yapay versiyonlarıdır-- Open Subtitles حسناً، السترويد هو النسخة الصناعية للهرمونات التي ينتجها ..الجسم طبيعياً ..مثل الكورتيزون إنه سترويد
    Bir kaktüsün hayatı boyunca ürettiği 40 milyona yakın tohumdan ...sadece birinin ebeveynlerinden daha uzun yaşama ihtimali oluyor. Open Subtitles من ال 40 مليون بذرة التي ينتجها الصّبّار طوال فترة حياته هنالك فرصة لواحدة فقط لتصبح نبتة لتعمّر مع آبائها
    Eğer bir firma, müşterilerine ürettiği ürünün zamanla daha eşsiz olacağı sözünü veriyorsa rekabette önemli bir üstünlük elde eder. TED والشركات التي تنتج على نطاق واسع وتضمن لعملائها أن كل قطعة ملابس ستصبح فريدة مع الوقت ستكتسب ميزة تنافسية قوية.
    Bunu yapabilmek için de, esas yapmanız gereken genetik kısmından sonra olan bitenler genlerin ürettiği diğer şeylere bakmaktır. Proteomik işte bununla ilgili bir şey. TED و لعمل هذا, ما تحتاج حقا فعله هو, تحتاج النظر إلى الأشياء التي تنتجها الجينات و ما يحدث بعد الجينات. و هذا هو دور البروتيوميات.
    Bunlardan birincisi insansız hava uçaklarının ürettiği görüntü akınıdır. TED وأولها هو الكم الكبير من الفيديو الذي تنتجه طائرات بلا طيار
    Proteinlerin dizilimi ve her hücre tipinin her bir proteinden ne kadar ürettiği, insandan insana değiştikçe bu formüller de insandan insana değişiyor. TED وتختلف هذه الوصفات من شخص إلى شخص بطرق تجعل البروتينات تختلف من شخص إلى شخص في تسلسلها الدقيق، وفي مقدار ما تنتجه كل نوع خلية لكل بروتين.
    ürettiği kitapların hiçbirinde 13. bölüm yazmadı. Open Subtitles في كل الكتب التي أنتجها لم يكتب أبدا الفصل 13
    Dünya'nın şu an olduğu yerden ona baktığımızda ışığı bulutsuz bir gecede dolunayın ürettiği ışık miktarına denk olacak. Open Subtitles هكذا تبدو من الأرض الآن سوف لا تنتج من الضوء الا ما ينتجه البدر في ليلة صافية
    Kolesterol, insanlar da dahil tüm hayvanların ürettiği doğal bir içeriktir ve hücre duvarlarımızın temel bir bileşenidir. Open Subtitles يعتبر الكوليسترول مادة طبيعيّة و يتم إنتاجه من قبل كل الحيوانات، و الإنسان أيضاً، و هو مكوّن أساسي في جدران خلايانا.
    Üniversite laboratuvarlarının ürettiği biyolojik atıklar özel bir işlem için kilitli bidonlarda konulur. Open Subtitles المخلفات الحيوية التي تنتجها معامل الجامعة توضع جانباً في سلات مقفلة لأغراض خاصة
    Lektin, tedavimizin ürettiği antikorlara karşı virüsü koruyacak bir tabaka oluşturabilir. Open Subtitles البروتين بأمكانه خلق غطاء يحمي الفيروس من آثار الاجسام المضادة التي ينتجها علاجنا.
    Yani, iyi bir nedenle, çünkü bir Alpen, gece REM uykusu esnasında beynin ürettiği proteinden beslenmezse delirir. Open Subtitles لأن الألبي تجن إذا لم تتغذي ليلا على البروتينات التي ينتجها الدماغ خلال النوم
    Bugün kölelik ticaret için yaptırılıyor, yani kölelerin ürettiği malların değeri var, ama kölelerin yok, onlar elden çıkarılabilir. TED العبودية الحديثة تتعلق بالتجارة، فالسلع التي ينتجها الأشخاص المستعبدون لها قيمة، أما الأشخاص الذين يُنتجونها فيمكن التخلص منهم.
    Hollandalıların her yıl 4.3 milyon lale soğanı ürettiği tahmin ediliyor. TED قدرت الإحصاءات أن هولندا تنتج 4.3 مليون زهرة توليب كل عام.
    Bu açıdan baktığımızda, blogların ve wikilerin ürettiği bilgiye harika diyebiliriz. TED لذا من هذا المنظور، الحصول على المدونات والويكي تنتج معرفة عظيمة.
    Bu sebeple göl ve denizlerde yüzen algler karada yaşayan tüm bitkilerin birlikte ürettiği oksijenden daha fazlasıyla atmosferimizi zenginleştirme konusunda büyük rol oynuyor. Open Subtitles انها تنتج ليس فقط النباتات الاقدم لكن بعضها يحوز مكانة خاصة
    Şöyle ki, her gün tüm dünyadaki geri dönüşüm tesislerimizde insanların ürettiği yaklaşık 450.000 tonluk atığı elden geçiriyoruz. TED لأنه في كل يوم في محطات التدوير لدينا في جميع أنحاء العالم نتعامل مع نحو مليون رطل من الأشياء التي تخلص منها الناس
    Ve AB bütçesinin yüzde 50'si insanların fazladan ürettiği dağlar kadar şeyden tarıma mali destek sağlayacak. TED و50 في المئة من ميزانية الإتحاد الأوروبي ستدعم الزراعة من كم هائل من الأشياء التي أفرط الناس في إنتاجها.
    İşimin konumuzla alakalı kısmı çalıştığım şirketin ürettiği mürekkepten nasıl ve ne amaçla baloncuk çıkaracağımızı anlamak. TED جزء من وظيفتي هو معرفة كيف ولماذا نريد إزالة الفقاقيع من الحبر الذي تنتجه شركتي.
    Ama helikonya ürettiği nektar miktarını öyle zeki bir şekilde ayarlar ki sinek kuşunu belirli aralıklarla tekrar tekrar geri gelmek zorunda bırakır. Open Subtitles ولكن ، وبذكاء توزع الهيليكونيا كميات الرّحيق الذي تنتجه كحصص مُجزّأة لتجبر طائر الطّنّان للعودة إلى الزهرة مرة بعد أخرى
    Balina leşleri aynı zamanda, yaklaşık 80.000 aracın bir yılda ürettiği karbon miktarına eşit olan 190.000 ton karbonu atmosferden alarak okyanusun diplerine taşımaları ile bilinirler. Okyanus diplerinde bu “karbon batıyor” dur. Çünkü balinalar atmosferdeki fazla karbonu alıp tutar ve böylelikle küresel ısınmanın gecikmesine yardım eder. TED جثث الحيتان معروفة أيضا بنقلها لحوالي 190 ألف طن من الكربون وهذا يعادل ما تنتجه 80 ألف سيارة سنوياً من الغلاف الجوي إلى أعماق المحيطات، و أعماق المحيطات التي تسمّى أيضاً "أحواض الكربون" لأنّها تحصر و تخزّن الكميات الزائدة من الكربون في الغلاف الجوي، مساهمة بالتالي في تأخير الاحتباس الحراري.
    ürettiği kitapların hiçbirinde 13. bölüm yazmadı. Open Subtitles في كل الكتب التي أنتجها لم يكتب أبدا الفصل 13
    Lamba telinin sıcaklığı ve ürettiği ışığın rengi arasındaki bu basit ilişki tam bir gizemdi. Open Subtitles ولكن شيء أساسي كالعلاقة بين درجة حرارة الخيط ولون الضوء الذي ينتجه كان لا يزال لغزا كاملا.
    Yavrunun gelişimi yavaş, çünkü bambu diyetiyle ürettiği sütün besin değeri düşük. Open Subtitles التقدم بطئ... لإن اللبن الذي يتم إنتاجه... من حمية غذائية علي "الخيزران" يكون فقيراً و رثاً.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more