"üzülecek" - Translation from Turkish to Arabic

    • سيحزن
        
    • ستحزن
        
    • سيخيب
        
    • بخيبة أمل
        
    • لتأسفي
        
    • سيأسف
        
    • ستنزعج
        
    • يحزن
        
    • لتتأسفى
        
    • تأسف عليه
        
    • سيصدمها الأمر عندما
        
    • سيكونوا محبطين
        
    - Hermann bebeğe olanları duyunca üzülecek. Open Subtitles هيرمان سيحزن من أجل الطفل - أنا لست متأكدة -
    Eminim, Alex seninle tanışma fırsatı bulamadığı için çok üzülecek. Open Subtitles و أنا واثق أن "أليكس" ستحزن لأنها لم تحظى بمُقابلتك
    Stephen sana yardım edemediği için üzülecek. Open Subtitles سيخيب ظن ستيفن لانه غير قادر على مساعدتك
    Dostum vali bey bunu duyduğuna epey üzülecek. Open Subtitles حسناً، صديقي الحاكم سيصاب بخيبة أمل كبيرة لسماع ذلك
    üzülecek bir şey yok. Open Subtitles ليس هناك شيء لتأسفي عنه
    - Manda bunu duyduğuna üzülecek. - Tabi... Üzülmez mi? Open Subtitles سيأسف موزى لسماع ذلك بالتأكيد على ما اعتقد
    Marianne sizi göremediğine üzülecek Albay Brandon. Open Subtitles ستنزعج ماريان لأنها لم تدركك
    Ama en azından senin durumunda benimkinin aksine, ölümüne gerçekten üzülecek bir kişi olacak. Open Subtitles ولكن على الأقل حالتك ليست مثلي ستكون أنت من يحزن بشدة،
    Esco sizi kaçırdığı için çok üzülecek biliyorum. Open Subtitles حسناً، أعلم أن اسكو سيحزن عندما يفتقدك
    Esco sizi kaçırdığı için çok üzülecek biliyorum. Open Subtitles حسناً، أعلم أن اسكو سيحزن عندما يفتقدك
    Baban seninle konuşamadığı için çok üzülecek. Open Subtitles والدكِ سيحزن كثيرًا فلقد افتقدكِ
    Ama Alex seninle tanışmadığı için çok üzülecek. Open Subtitles و أنا واثق أن "أليكس" ستحزن لأنها لم تحظى بمُقابلتك
    Tirzah buna çok üzülecek. Hepimiz üzüleceğiz, Judah. Open Subtitles تيرزا" ستحزن جدا"- "كلنا سنحزن "جودا-
    Yarbay Sheppard ve Teyla bu habere çok üzülecek. Open Subtitles العقيد شيبرد وتايلا سيخيب أملهم عندما يسمعون ذلك
    Stephen sana yardım edemediği için üzülecek. Open Subtitles سيخيب ظن ستيفن لانه غير قادر على مساعدتك
    Herkes çok üzülecek. Open Subtitles أوه لا الجميع سوف يصاب بخيبة أمل
    Evet çok üzülecek Open Subtitles نعم ، انه سيصبح بخيبة أمل.
    üzülecek bir şey yok. Open Subtitles لايوجد شيء لتأسفي عليه
    üzülecek bir şey yok. Open Subtitles لا يوجد شيء لتأسفي عليه
    Bay Carala, onun iki Alman turisti öldürdüğünü duyunca üzülecek. Open Subtitles سيأسف السيد (كارالا) لسماع أنه قتل سائحين ألمانيين.
    Görevden ayrıldığında üzülecek olan annem. Open Subtitles أمي هي التي ستنزعج عند خلعها
    Prenses ormanı gördüğü zaman çok üzülecek. Open Subtitles منضر غابتنا سوف يحزن اميرتنا
    - Çok üzgünüm. - üzülecek bir şey yok. Open Subtitles ـ أنا آسفة جدا ً ـ لا يوجد شيء لتتأسفى عليه
    Üzülme çünkü henüz ortada üzülecek bir şey yok. Open Subtitles لا تأسف لأنه لا يوجد ما تأسف عليه
    Öğrendiğinde çok üzülecek. Uzun bir zamandır dosttular. Open Subtitles سيصدمها الأمر عندما تكتشف ذلك لقد كانا أصدقاء لكثير من الوقت
    Bazıları mutlu olacak, bazıları üzülecek. Open Subtitles بعض الناس سيكونوا سعداء والبعض الآخر سيكونوا محبطين

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more