Ölmek üzere olan bir anne, sırf acıyacak diye ilik testini reddetmez. | Open Subtitles | الأم التي على وشك الموت لا ترفض فحص التوافق لمجرّد أنّه يؤلم |
Ve ölmek üzere olan bir adamı... öldürmek gerçekten suç mu ? | Open Subtitles | وإذا كان أحد قتل رجل على وشك الموت، هل هذا حقا جريمة؟ |
Benim gördüğüm lezzetli birşey yemek üzere olan bir inek. O inek ne yiyiyor? | TED | ولكن ما أراه هو بقرة على وشك أكل شيء ما لذيذ . والسؤال ما الذي سوف تأكله البقرة ؟ |
Bu şekilde, kirasını ödemediği için evden çıkarılmak üzere olan bir müvekkil geldi. | TED | و كان لدي موكلي الذي جاء، لأنه على وشك أن يطرد لانه لم يدفع ايجار منزله. |
Düşmek üzere olan bir uçak hayal edelim içinde 250 çocuk ve bebekle, bunu nasıl önleyeceğinizi bilseniz, yapardınız değil mi? | TED | تخيل أن هناك طائرة على متنها 250 طفلا ورضيعا على وشك السقوط، لو كنت تعرف كيف توقف ذلك، هل ستفعل؟ |
Sol tarafta, vücudundaki yumurtaları denize bırakmak üzere olan bir dişi görüyorsunuz. | TED | هذه أنثى على اليسار مع بعض البيض فس نسيجها، وهي على وشك اطلاقه في مياه البحر. |
Bu gerçekleşmek üzere olan bir devrim! | TED | إنه ثورة فى مجال الرعاية على وشك الحدوث. |
Bu fotoğraf yumurtadan yeni çıkmış, uzun ve tehlikeli yolculuğuna başlarken, tuzlu suyu ilk kez tatmak üzere olan bir yavruyu gösteriyor. | TED | وهذا هو صورة تظهر هذه السلحفة الصغيرة على وشك ان يتذوق طعم المياه المالحة للمرة الأولى لكي يبدأ رحلته الطويلة والمحفوفة بالمخاطر. |
Yani acil bir durumda, mesela doğurmak üzere olan bir anne iseniz bir sağlık kuruluşuna gitmeniz imkansızdı. | TED | لذا، إن كنت في حالة طارئة، أو إن كنت أم على وشك الإنجاب، إنسى الأمر، لن تستطيع بلوغ مركز الرعاية الصحية. |
Daha çok patlamak üzere olan bir cephane deposundaki nöbetçi gibisin. | Open Subtitles | اكثر من جندي حراسة بمخزن ذخيرة على وشك الانفجار |
Sönmek üzere olan bir ateşe bakıp giden birisi gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر كما لو أنني أحدق في نار على وشك الخمود |
Ölmek üzere olan bir adama gülmek uygun olmaz. | Open Subtitles | ليس من اللائق السخرية من رجل على وشك الموت. |
Ben bir psikolog değilim ama kendini öldürmek üzere olan bir adam niçin uyku ilaçları alsın? | Open Subtitles | لست طبيب نفسي لماذا رجل على وشك قتل نفسه يتناول أقراص نوم ؟ |
Yani, yaşamını sonlandırmak üzere olan bir adam, niçin bir kitap okuyor olsun ve uyku ilacı alsın? | Open Subtitles | أعني لو مرء على وشك قتل نفسه لماذا كان يقرأ كتاب ويأخذ أقراص نومه ؟ |
Küçük kardeşim patlamak üzere olan bir keneye benzemişti. | Open Subtitles | بدا أخي الأصغر مثل بقّة على وشك الإنفجار |
Bir cerrah lazım. Patlamak üzere olan bir karın aort anevrizması. | Open Subtitles | أريد جراحاً، لدي شريان أورطي على وشك الانفجار. |
Hata yapmak üzere olan bir kız gibi duruyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تبدين كفتاة على وشك أن ترتكب خطأَ كبيراً |
Hata yapmak üzere olan bir kız gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | أنت تبدين كفتاة على وشك أن ترتكب خطأً كبيراً |
Hata yapmak üzere olan bir adam gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | انك تبدو كرجل على وشك أن يرتكب خطأً كبيراً |
Aynı zamanda, Atlantik'te Maine'i vurmak üzere olan bir fırtına var. | Open Subtitles | أيضا هناك عاصفة في المحيط الأطلسي على وشك أن تضرب سواحل ولاية مين |