Burun delikleri ise üzgün ve kendisinden nefret eder gibi. | Open Subtitles | رغم ذلك فتحة أنفه تبدو حزينة و مليئة بكراهية الذات |
Hayır bunu söyledim çünkü onu sürekli üzgün ve ağlarken gören benim. | Open Subtitles | لا, قلت لأنني أعيش معها, و أراها حزينة و تبكي طوال الوقت. |
Yanında olmam seni zorlayabilir, başına bela açabilir ama sensiz üzgün ve yalnız olmak istemiyorum. | Open Subtitles | أنا ربما أجعل الأمور صعبة عليك، أو أتسبّب لك ،في المشاكل وأنا بجانبك ولكنني لا أريد أن أكون حزينة و وحيدة بدونك |
Hollywood tepelerinde bulunan kendi evine dadanan üzgün ve yalnız bir adam olduğunu tahmin ediyorum. | Open Subtitles | أرجوك، أظنه من النوع الوحيد الحزين و الذي يسكن في منزل وحده بتلال (هوليوود) |
Hollywood tepelerinde bulunan kendi evine dadanan üzgün ve yalnız bir adam olduğunu tahmin ediyorum. | Open Subtitles | أرجوك، أظنه من النوع الوحيد الحزين و الذي يسكن في منزل وحده بتلال (هوليوود) |
Umutsuz, üzgün ve gerçeklerle fazla bağı kalmamışlara öyle geliyor. | Open Subtitles | هذا لا يروق إلا لأناس يائسين وحزينين والذين فقدوا صلتهم بالواقع |
Bir şey söylemedi. üzgün ve korku içindeydi. | Open Subtitles | لم تقل شيئاً كانت خائفة و غاضبة |
Bak, O iyi. Sadece üzgün ve çığlık attı. Ama şimdi iyi. | Open Subtitles | أنظر، أنها بخير، لقد كانت مستاءة و صرخة و لكنها بخير الأن |
Bizimle yaşamaya ilk başladığın zamanlarda ailem bana senin, üzgün ve kırılgan olduğunu söyledi dünyanı yeni kaybetmiştin ebeveynlerini, arkadaşlarını. | Open Subtitles | حين أتيتِ للعيشِ معنا أبواي أخبراني أنَّكِ ستكونينَ تعيسة ورقيقة |
Ona temsilci bile diyebilirsek üzgün ve umutsuz bir ruhu vardı. | Open Subtitles | إذا يمكنني تسميته هكذا.. إنه روح حزينة و كئيبة |
sen üzgün ve bekarken... benim bu kadar mutlu görünmem garip mi? | Open Subtitles | كلامي عن درجة سعادتي بينما انت حزينة و عازبة؟ |
O iki haftayı yatakta, üzgün ve depresyonda geçirdi zannediyordum. | Open Subtitles | و خلتُ أنها أمضت هذا الأسبوعان... في الفراش... حزينة و مُحبطة ؟ |
Mr. Todd, Bir Kız Var Bana İhtiyacı Olan, Öyle üzgün ve Yanlız Ki, Ve Güzel De Ve- | Open Subtitles | سيد [ تود ] , هناك فتاة تحتاج إلى مساعدتي , إنها فتاة حزينة ... و وحيدة فحسب , و جميلة أيضاً و |
üzgün ve kızgın. | Open Subtitles | هي حزينة و غاضبة |
Kuşkusuz, bu faciadan ötürü hepimiz üzgün ve mutsuzuz. | Open Subtitles | بطبيعة الحال، جميعنا مُنزعجين بشدّة وحزينين مِن هذه المأساة. |
Çok üzgün ve çok kızgın olduğumu hatırlıyorum. | Open Subtitles | وأتذكر أنني كنت حزية جدّا و غاضبة جدّا |
- Çok üzgün ve acil olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | -إنها مستاءة و تقول انه أمر ضروري |
Bizimle yaşamaya başladığında, dünyanı, aileni ve arkadaşlarını kaybettiğin için çok üzgün ve kırılgan olabileceğini söylemişlerdi. | Open Subtitles | حين أتيتِ للعيشِ معنا أبواي أخبراني أنَّكِ ستكونينَ تعيسة ورقيقة |