İnsanlarda, bu lens havadaki ışık dalgalarını işlemek için kıvrımlıdır. | TED | في الإنسان، تكون هذه العدسة منحنية لمعالجة الموجات الضوئية التي تنتقل عبر الهواء. |
SD: Kesinlikle. Burada gördüğünüz şu; tüm dünyadaki teleskopları kullandık, atomik saatlerle onları kusursuzca senkronize ettik böylece kara delikten gelen ışık dalgalarını alabildiler ve sonra tüm bu verileri bir görsel oluşturmak için birbirine bağladık. | TED | ش.د: بالضبط. ما ترونه هنا استخدمنا تلسكوبات في جميع أنحاء الأرض، وضبطنا تزامنها بدقة باستخدام ساعات ذرية، بحيث تستقبل الموجات الضوئية من هذا الثقب الأسود، وبعدها ربطنا كل هذه البيانات مع بعضها لتشكيل صورة. |
Jansky,gök cisimlerinin ışık dalgalarını yaydıkları gibi radyo dalgalarını da yayabildiklerini ortaya çıkaran tarihi bir buluşa imza attı. | TED | لقد إكتشف جانسكي إكتشافاً تاريخياً, وهو أن الأجسام السماوية يمكن أن تصدر موجات راديو فضلاً عن موجات الضوء. |
Aynı havanın ses dalgalarını taşıması gibi, ışık dalgalarını taşıyan bir vasıta olması gerektiğine inanıyorlardı. | Open Subtitles | تماما كما يحمل الهواء الموجات الصوتية، يعتقدون انه لا بد من وجود وسيلة تحمل موجات الضوء. |
Torricelli ve Pascal tarafından işaret edilen hiçlik, şimdi bir "şey" görünüyordu, ışık dalgalarını taşıyan gizemli bir madde... | Open Subtitles | العدم الذي لمح من قبل (توريتشيللي) و(باسكال) - يبدو الآن أن يكون شيئا مادة غامضة التي تنقل موجات الضوء. |