"ışıklarıyla" - Translation from Turkish to Arabic

    • ضوء
        
    • أضواء
        
    • بأنوار
        
    Ertesi sabah, bir başka firar denemesi için günün ilk ışıklarıyla uyandık. Open Subtitles في صباح اليوم التالي، كنا حتى في ضوء الأول محاولة هروب آخر.
    Sabah, günün ilk ışıklarıyla uyanmıştım. Open Subtitles في اليوم التالي، كنت مستيقظًا عند أول ضوء من الصباح.
    Bize gizlice yaklaştıklarını. Fakat günün ilk ışıklarıyla bize saldıracaklarını biliyorduk. Open Subtitles ولكن نحن نعرف أيضا بأنهم من أول ضوء كانوا في طريقهم الى الهجوم
    Noel ışıklarıyla harika bir hapisaneye benzemiş. Open Subtitles انها مثل سجن سوبرماكس مع أضواء عيد الميلاد
    diyorsunuz. Ormandaki dokuz stratejik patikaya yerleştirdiğimiz Noel ışıklarıyla kaplanmış dev ağaçlardan bahsedeceğim. TED سأتحدث عن أشجار عملاقة وُضعت في تسع طرق إستراتيجية في الغابة مغطاة بأنوار عيد الميلاد.
    Fakat günün ilk ışıklarıyla bize saldıracaklarını biliyorduk. Open Subtitles ولكن نحن نعرف أيضا بأنهم من أول ضوء كانوا في طريقهم الى الهجوم
    Sabahın ilk ışıklarıyla, fark edilmeden sıvışabileceğini mi sanmıştın? Open Subtitles هل تعتقد أنك يمكن أن تفلت من أيدينا في أول ضوء..
    Beşinci günün ilk ışıklarıyla gelişimi bekleyin. Open Subtitles أنتظر قدومي عند أول ضوء لفجر اليوم الخامس
    Yarının ilk ışıklarıyla birlikte bütün ateş hatları tam yerinde olmalı. Open Subtitles كلّ بندقية ستكون في موقعها بأول ضوء لغدا
    Beşinci günün ilk ışıklarıyla... şafak sökerken şarka bakın. Open Subtitles إنتظر قدومي عند أول ضوء لليوم الخامس عند الفجر , أنظر إلى الشرق
    Beşinci günün ilk ışıklarıyla gelişimi bekleyin. Open Subtitles أنتظر قدومي عند أول ضوء لفجر اليوم الخامس
    Sabahın ilk ışıklarıyla, fark edilmeden sıvışabileceğini mi sanmıştın? Open Subtitles هل تعتقد أنك يمكن أن تفلت من أيدينا في أول ضوء..
    Beşinci günün ilk ışıklarıyla gelişimi bekleyin. Open Subtitles أنتظر قدومي عند أول ضوء لفجر اليوم الخامس
    Kısa ve kesin bir bombardıman peşinden 300 tank sabahın ilk ışıklarıyla beraber harekete geçti. Open Subtitles فقط قصف قصير وحاد وبعدها اندفعت اكثر من 300 دبابة مع ضوء اليوم الاول
    Kuruduğun zaman, sabahın ilk ışıklarıyla erkenden buraya gel, Open Subtitles عندما تجف الأرض، تأتي إلى هنا في الصباح الباكر، قبل شروق ضوء النهار
    Havada volkanik tozların düşük seviyeli güneş ışıklarıyla kırılması vardı. Open Subtitles إنه غبار البركان في الهواء يكسر ضوء الشمس
    Kamyonlardan iner inmez projektör ışıklarıyla körleştirilerek zorla "soyunma odasının" merdivenlerine giden koridora doğru yönlendirildiler. Open Subtitles وبمجرد مغادرة اليهود الباصات... يسلط في وجوههم ضوء شديد ويجبروا على المرور بممر
    Daha önce Noel ışıklarıyla sorun yaşamamıştım. Open Subtitles لم يكن لدي مشكلة مع أضواء الكريسماس من قبل
    Sonra senle ben geceye karışsak arkamızda da şehrin titreyen ışıklarıyla. Open Subtitles و ثم انا و أنت فقط نهرب في الليل مع وميض أضواء المدينة و هو وراءنا.
    Noel'in çirkin yüzüyle ilgili kendimizi nasıl renkli süslerle Noel ışıklarıyla ve hediyelerle sarıp sarmalamamızla ilgili kendimizi her şeyin ne kadar toz pembe ve eğlenceli olduğunu ikna etmemizle ilgili bir vaaz. Open Subtitles أنهم حول الوجه القبيح لعيد الميلاد، كيف نحيط أنفسنا بأنوار ملونة وزينة، كرات الثلج وأغلفة الهدايا،

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more