"ılımlı" - Translation from Turkish to Arabic

    • معتدل
        
    • اعتدالاً
        
    • المعتدل
        
    • معتدلة
        
    • المُواجهة
        
    • المعتدلين
        
    • بتحفظ
        
    • معتدلين
        
    • انسه مارش
        
    "Güneydoğu'ya doğru ılımlı hava. Barometre 1016 milibar. Open Subtitles الطقس معتدل الى الجنوب الشرقى والضعط الجوى 1016 ميليبار
    Tıpkı The Hill filmindeki oy kaybetmemek için taraf tutmayan, ılımlı, aklı başında cumhuriyetçiler gibi. Open Subtitles بالضبط مثل أي جمهوري عاقل معتدل في الكونغرس حين يرفض أن يكون له موقف خوفاً من خسارة أصوات الناخبين
    Bu harika. Ülkedeki en ılımlı eski senatör olabilirsin. Open Subtitles هذا عظيم، يمكن أن تصبح أكثر سيناتور سابق اعتدالاً في البلاد
    Sapına kadar Amerikalı gitmişti, ılımlı imam da öyle. Open Subtitles الصبي الأمريكي اختفى، وكذلك الإمام المعتدل.
    Daha büyük bir karşıtlık yaratacağına dair şüphe yok ... hatta bu durumda karşıtlık sözcüğü bu insanlara karşı olan her bir birey için fazla ılımlı kaçar. Open Subtitles ليس هناك شَكّ .. سَيُسبّبُ خصومةَ أكثرَ وأعتقد خصومة كلمة معتدلة جداً
    Ancak daha ılımlı tartışma yapmak için çaba gösteriyorum. Open Subtitles لكن أنا أعمل على طاقة المُواجهة الإيجابية
    Böylece, ılımlı bir halkı radikal olmaya itip Amerikan karşıtı eğilimlerin artmasına ve Kızıl Kmerler'in bir canavara dönüşmesine neden oldunuz. Open Subtitles وينتهي بك الأمر إلى جعل المعتدلين يتوجهون نحو التطرف وتوحدهم نحو مشاعر معادية للامريكيين وتخلق الوحش
    Akademide kimse sana daha ılımlı ateş etmeyi öğretmedi mi? Open Subtitles ألم يعلمك أحد فى الأكاديمية كيف تطلق النيران بتحفظ ؟
    Lincolnshire ve diğer yerlerde ne kadar ılımlı ve bağışlayıcı olduğuma daha önce de şahit oldunuz. Open Subtitles رايتم من قبل( لينكولنشير) وغيرها كم أننا معتدلين ومتسامحين
    Oyveren herkesin ılımlı davranması güzel oldu. Open Subtitles إنه صادق معتدل جدا أعتقد من قبل كل مصوت
    Brian, benimle önceden yaşadığın sorun seyirci kaybetmekten korktuğu için taraf tutmayan ılımlı, aklı başında bir Cumhuriyetçi olmamdı. Open Subtitles برايان، مشكلتك معي في الماضي كانت، أنني كنت جمهوري عاقل معتدل رفضت أن يكون لي موقف حيال أي شيء، خوفاً من أن أخسر المشاهدين
    Babası daha yeni öldü ve duyduğum kadarıyla oğlu da çok ılımlı biriymiş. Open Subtitles لقد مات أبوه وأسمع أن الإبن معتدل جداً لكن...
    Mantıklı. Barneki ılımlı ve Red ondan nefret ediyor. Open Subtitles هذا منطقي, بارنيكي معتدل وريد يكرهه
    Burası New Jersey. İnsanlar bana ılımlı olduğum için oy verecek. Open Subtitles هذه (نيو جيرسي)، يصوّت لي الناس لأنّني معتدل
    Şeyh Yasin öldürüldükten sonra, Hamas'ın daha ılımlı olmadığını ispatlayabilirim. Open Subtitles أستطيع أن أثبت لك أن حماس لم تصبح أكثر اعتدالاً بعد أن تم القضاء على الشيخ ياسين
    Aralarındaki ılımlılara güç katacak ılımlı bir çözüm bizimkisi. Open Subtitles ‫ومكنت الأصوات الأكثر اعتدالاً بينهم ‫أن تضغط من أجل حل أكثر اعتدالاً
    Bu adam ılımlı ve rüşvete karşı. Open Subtitles هذا الرجل ل المعتدل ولا يمكن شراؤها.
    "Belicoff'un yeni ılımlı yaklaşımı" Open Subtitles خبر عاجل: الموقف المعتدل الجديد لـ(بيليكوف)
    Ben ılımlı bir kadınım ama eminim devrimciler gibi giyinmeyi istemeyiz. Open Subtitles أنا امرأة معتدلة الرأي لكني لا أرغب أن ألبس كالثوار
    Silora radikallerle çevrili ılımlı birisiydi. Open Subtitles سيلورا كانت معتدلة محاطة بالمتطرفين
    Ancak daha ılımlı tartışma yapmak için çaba gösteriyorum. Open Subtitles لكن أنا أعمل على طاقة المُواجهة الإيجابية
    Savaş yanlıları çoktan ılımlı kişileri temizlemeye başlamış olmalı. Open Subtitles ربما قد يكون الكوريين الشماليين المتشددين بتصفية المعتدلين منهم
    Bayan... Ailenin ılımlı olduğunu sanıyordum? Open Subtitles انسه مارش ظننت ان عائلتك لا تشرب

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more