Ve bu özellikle sıklıkla birbiriyle alakasız ve IQ'dan bağımsızdır. | TED | وهذه الصفات غالبا لا علاقة لها وغير مرتبطة بمستوى الذكاء |
Çok büyük bir fark. Değişik bir IQ puanı kümesi gibi bu. | TED | هذا هائل. هذا يماثل مستوي كامل مختلف من مستويات درجات إختبار الذكاء. |
Şu anda Amerika'da, IQ seviyesi her yıl 0.36 puan yükseliyor. | TED | الآن في الولايات المتحدة، يرتفع متوسط نسب الذكاء بمعدل 0.36 نقطة في العام. |
Hangisini istersiniz? Bunun adı tek-maddelik IQ testi, tamam mı? | TED | ماذا ستختار؟ هذا ما نسميه إختبار ذكاء لشئ واحد، حسناً؟ |
Ancak yüksek IQ su olan birinde olursa, kesinlikle yaratıcı dahi olur. | Open Subtitles | لكن إن كان ذكاء هذا الشخص عالياً فهو ينتج عنه عبقري مبتكر |
Kesinlikle IQ testlerinden kalırdım. | TED | و قطعا فشلت فى كل إختبارات الذكاء التى خضتها. |
İşim yüzünden benim bu konuda bir fikrim var tabi. Ama, ortaya çıkan sonuç daha zeki olduklarını gösteriyor. Her on yılda üç IQ puanı yükseliyor. | TED | لدي رأي في هذا بسبب العمل الذي اديره. ولكن، في الواقع، كما تبين، ان الناس يزدادون ذكاء. بثلاث نقاط اعلى في اختبار الذكاء لكل عشرة سنوات. |
Aslında IQ ile hiçbir ilgisi yok. | TED | في الحقيقة، ليست تتناسب مطلقًا مع درجة الذكاء. |
Anlaşılan o ki, yoksullukta yaşamanın etkileri 14 IQ puanı kaybetmeye eş değer. | TED | وقد اتّضح أنّ آثار المعيشة في الفقر يقابلها فقدان 14 نقطة في اختبار الذكاء. |
Insanlari bu odaya aliyor ve onlara soyle diyor, "Bu bir IQ testi ve sizin hayatta ne kadar basarili oldugunuzu saptiyor. | TED | وأنها سوف تحضرهم وستقول، هذا إختبار معامل الذكاء وهو يحدد مدى نجاحكم في الحياة |
Bu, dil için yapılmış bir IQ testi gibidir. | TED | إنّه بمثابة اختبار الذكاء الخاصّ باللغة. |
Hangi çocuğun bireyselleştirilmiş dikkate ihtiyacı olduğunu tespit etmek için tasarlanan bu yöntem, IQ testinin temelini oluşturdu. | TED | هدفه تحديد الأطفال الذين يحتاجون إلى اهتمام فردي، وشكّلت طريقتهما أساس اختبارات الذكاء. |
Bir keresinde yüksek IQ'ya sahip olmanın banyo yapmamak için mazeret olmadığını söylemişti. | Open Subtitles | أخبرني ذات مرّة أنّ وجود معدّل ذكاء عالي لديّ ليس عذراً لعدم الإستحمام |
Çocuğun IQ dereceleri standartların çok üzerindeydi ama bütün derslerinden kalıyordu. | Open Subtitles | معدل ذكاء الطفل فاق المقاييس مع ذلك كان يرسب في صفوفه |
Bunu anlamak için IQ'nun 2400 olması gerekmez değil mi? | Open Subtitles | حسنا, لايحتاج الأمر إلى درجة ذكاء 2,400 لتكتشف ذلك, صحيح؟ |
10 yaşında bir çocuğun IQ'suna sahip birinin gündüz vakti iki kızı kaçırmasına ve ortadan kaybolmalarını sağlamasına imkân yok. | Open Subtitles | ومحال أن يستطيع شخص بمعدل ذكاء طفل في العاشرة اختطاف فتاتين في وضح النهار ومن ثم جعلهم بطريقة ما تختفيان |
Performans testler son derece yüksek bir IQ'sunun olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | اختبارات أدائه تشير الى أنه لديه مستوى ذكاء عالى للغايه |
O da stratosfer IQ seviysinde. | Open Subtitles | إنه في أعلى درجة من الذكاء من رتبة أي كيو ما هو الأي كيو؟ |
Sonra elbette onu bir uzmana götürdük ve IQ puanı standartların dışında çıktı. | Open Subtitles | بالطبع، لاحقاً أخذناها إلى طبيب مختص، ومستوى ذكائها تجاوز المخطط البياني. |
Ben ne söylersem onu yapmalısınız. Benim IQ'm 199. | Open Subtitles | يجب أن تفعلوا جميعكم ما أقوله، معدّل ذكائي 199 |
Bu senin IQ seviyen mi yoksa annenin sayısı mı? | Open Subtitles | بأنّ معامل الذّكاء أو عدد ديبوادس أمّك كان عندها؟ |
IQ'nu ve yeteneğini alıp ülkeye faydası dokunan bir konuda kullanmaya geldim. | Open Subtitles | لقد أتيت هنا لأخذ معدل ذكائك وموهبتك لأصنع منها شيئًا وطنيًا ناجحًا. |
Ama IQ ve duygusal empati, başkaları gibi hissetmek arasında hiç alaka yoktur. | TED | ولكن لا يوجد أي علاقة بين معدل ذكائه والتعاطف الشعوري، وهو الشعور بالآخرين. |
IQ'su 170'in altında olanlarla iletişim kurmakta zorlanıyor sadece. | Open Subtitles | لديه مشكلة فحسب يالتواصل مع أي شخص مستوى ذكاؤه أقل من 170 |
IQ'su 80, ki bu %6'nın içinde olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | إن مستوى ذكائه هو 80 نقطة اي 6% فقط |
200 IQ zeki oluyorsa öyleyim. | Open Subtitles | إذا كان معدّل 200 يعتبر عبقرية |
..IQ'larımız arasındaki fark görülmeyecek kadar az. | Open Subtitles | ستكون الفجوة بين نسبتي ذكائنا معدومة تقريبا |