| Ama unutmayın, kazandığım para yalnızca şahane yaşam tarzımı karşılamıyor, aynı zamanda çok pahalı avukatları da hizmetimde tutuyor. | Open Subtitles | لا أصرفه فقط على الحياة الرائعة التي لدي و لكنه يبقي بعض المحامين المكلفين للغاية على بعد اتصال واحد |
| Ancak George iş ilişkilerine şahane bir yorum getirmişti. | TED | لكنه قال تلك المقولة الرائعة عن علاقة العمل الخاصة بهم. |
| Şarkıyı kızlar söylerse, daha şahane olmaz mı? Hayır, iyi olmaz. | Open Subtitles | لكن ألن يكون مِن الرائع إذا أعطينا الفرصة للفتيات حتى تغني؟ |
| Asıl şahane yanı bunları birleştirdiğinizde ortaya çıkıyor. | TED | والامر الرائع بهذا الخصوص .. هو عندما تضعهما معاً |
| Çünkü güçlerimize güveniyorduk, en iyi güçlerimize. şahane sonuçlar aldık. | TED | لأننا اعتمدنا على نقاط قوتنا، أفضل نقاط قوتنا، وقد حققنا نتائج مذهلة. |
| Bu şahane fotoğrafa, güzel bir çerçeve yaptıracağım; | Open Subtitles | هذا مدهش. سأحضر إطارًا رائعًا لها، لأن نينا لديها إطار مناسب لها. |
| Ama geri döndün bak! Bizim de şahane Gün'e geçmemiz gerekiyor. - şahane çay! | Open Subtitles | "وعلينا أن نتماسك حتى "يوم العظمة - !"يوم العظمة" - |
| Onun yerine, erkekler şahane antenlerini dişiler tarafından yayılan parfümleri koklamak için kullanıyorlardı. | TED | بدلاً من ذلك، كان الذكور يستخدمون قرون استشعارهم المذهلة لشم العطور المنبعثة من الإناث. |
| Bu şahane numara, bir Lorentz dönüşümü olarak bilinir. | TED | هذه الخدعة الرائعة معروفة باسم تحويل لورنتز. |
| Halbuki beni heyecanlandıran o kadar şahane imkanların var. | Open Subtitles | فشعر له مثل تلك الإمكانيات الرائعة يجعلني مُثاراً |
| şahane divanlar. | Open Subtitles | والأرائك الرائعة المعدة لتكوّن أسرة أيضاً |
| Poirot, şu şahane eski evlere bir bakar mısın? | Open Subtitles | بوارو, انظر الى هذه المنازل القديمة الرائعة |
| Bütün kaynakları aldım, ve bu şahane referans parçasını buldum. | TED | جئت بكافة المراجع. و وجدت هذا المرجع الرائع. |
| şahane bir akşam yemeği. Nefis şarap.Bu kadar isabetli seçimi nasıl yapıyorsunuz? | Open Subtitles | عشاء رائع , النبيذ الرائع كيف عرفت كيف تختاره ؟ |
| Tabii annesi böyle şahane bir adamı hayatından siliverince... | Open Subtitles | وبعد ذلك أمة أخرجت هذا الرجل الرائع من حياتة |
| Selam, arkadaşım. Gelinliğini bitirdiğimi söylemiştim ama aklıma şahane bir fikir geldi. | Open Subtitles | مرحباً يا رفيقة ، أعرف أنى قلت لك بأننى انتهيت من عمل الفستان و لكن خطرت لى فكرة مذهلة |
| Bizim kilisede şahane bir şifacı kadın var. | Open Subtitles | لأنه لدينا في كنيستنا, امرأة رائعة و هي معالجة مذهلة |
| Şuradaki güzel çeketli ve şahane ayakkabıları olan sarışın. | Open Subtitles | الشقراء هناك التي ترتدي معطفًا جميلا وحذائًا رائعًا. |
| şahane Gün'de, sen Jabberwocky'i öldüreceksin. | Open Subtitles | يوم العظمة" هو اليوم" (حيث تذبحين الـ(جيبرووكي |
| Bu şahane, görünmez haritayı Radzinsky yapmıştı. | Open Subtitles | رزنسكي عرف كيف يزيف الإقفال رزينسكيصنع.. الخارطة المذهلة والغير مرئية |
| Sonradan çok şahane olur, bunu yapmamız gerek dedik. | Open Subtitles | ثم قُلنا "هذا فقط مُذهل للغاية يجب أن نقوم بذلك" |
| Çünkü bunu başarabilirsem, onları şahane yapabilirim, ve onları tekrar tekrar şahane yapabilirim. | TED | لانه ان استوعبنا ذلك بصورة صحيحة .. يمكننا ان نصنع أموراً رائعة .. ويمكننا ان نحافظ على الداوم على تلك الروعة |
| Pekala, pantomimcilerden yarışma için şahane görüntüler aldım. | Open Subtitles | لقد حصلت على بعض الصورة الرائعه التي أُخذت من التمثيل الصامت. |
| Kimsenin beni rahatsız etmediği şahane ve sakin bir zaman. | Open Subtitles | وقتٌ رائعٌ حيث لَمْ يكن هنالكَ أحدٌ يزعجني هنا |
| O kadar şahane bir görüngü ki kayboluyor olduğu gerçeği bir nebze de olsa sizi korkutmalı. | TED | وهي ظاهرة مدهشة فحقيقة أنه يتلاشى لا بد أن تُرْعِبَكُمْ ولو قليلا. |
| şahane. Çıkmışsın oraya, bütün New York eteğinin altını dikizliyor. | Open Subtitles | نعم انه رائع عظيم وجودك هناك |