Hafif bir beyin sarsıntısı dışında, l'd Sen çok şanslı bir kadın olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | عدا عن ارتجاج خفيف ، أقول أنك كنت امرأة محظوظة للغاية |
Teyzen çok şanslı bir kadın Angelica. Çünkü iki hayatı var. | Open Subtitles | خالتك امرأة محظوظة جداً يا أنجيلكا |
Şunu bil ki, Ellen çok şanslı bir kadın. | Open Subtitles | دعني اخبرك بشيء إيلين امرأة محظوظة |
Bu arada eşin çok şanslı bir kadın. | Open Subtitles | بالمناسبة زوجتك إمرأة محظوظة جدا جدا |
şanslı bir kadın. | Open Subtitles | يا لها من إمرأة محظوظة |
- Çok şanslı bir kadın olmalısın Colette çünkü Gloria'nın sırtında o sandalyeyi kıranın sen olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | إنك امرأة محظوظة للغاية سيدة "كوليت"؟ لأنني أعلم أنه أنت من قام بكسر الكرسي على ظهر "جلوريا |
Bence o çok şanslı bir kadın. | Open Subtitles | أعتقد أنها امرأة محظوظة للغاية |
Çok şanslı bir kadın. | Open Subtitles | هي امرأة محظوظة |
Ruby şanslı bir kadın. | Open Subtitles | روبي هي حقا امرأة محظوظة |
Tebrikler Daniel, Violet şanslı bir kadın. | Open Subtitles | تهانينا , (دانيال) , (فايلت) امرأة محظوظة |
- şanslı bir kadın olacak. | Open Subtitles | -ستكون امرأة محظوظة |
- şanslı bir kadın olacak. | Open Subtitles | -ستكون امرأة محظوظة |
Kızım şanslı bir kadın. | Open Subtitles | -ابنتي امرأة محظوظة |
Karın çok şanslı bir kadın. | Open Subtitles | إن زوجتك إمرأة محظوظة جدا |
Geçen gün Clarice'e senin gibilerin kapıldığını çok şanslı bir kadın olduğunu söylüyordum. | Open Subtitles | كنت أخبر (كلاريس) في أحد الأيام حول لو كان جميع الرجال مثلك... قد تم حجزهم... وبأنها إمرأة محظوظة جداً |
Constance çok şanslı bir kadın. | Open Subtitles | "كونستنس" إمرأة محظوظة. |