Ne Şanslısın ki bir zamanlar olduğun adama dair bir kayıt var. | Open Subtitles | لحسن حظك لديك سجل ورقي عن الرجل الذي كنت عليه |
Onu cidden temsil edeceğiz ve öyle Şanslısın ki, davadaki ikinci avukat sensin. | Open Subtitles | علينا فعلا أن نقوم بإعادة تقديمه و ، لحسن حظك ، أنتي الآن في المقعد الثاني |
Şanslısın ki iki tane büyülü kız kardeşin var her şekilde yardım edebiliriz. | Open Subtitles | لحسن الحظ , لديكِ شقيقتان ساحرتان اللتان سيساعدانك بأي طريقة يستطيعون بها |
Şanslısın ki bu sadece bir uyarıydı. Bir sonraki tıpalı olmayacaktır. | Open Subtitles | من حسن حظك أنه كان تمساحاً تحذيرياً، التالي لن يكون مسدوداً. |
Değil mi Lois? Şanslısın ki kızım, fakirliğin ne olduğunu asla bilmeyeceksin. | Open Subtitles | لحسن حظكِ يا فتاتي أنكِ لن تعرفين كيف يبدو أن تكوني فقيرة |
Şanslısın ki arkadaşız yoksa çoktan seni öldürmüştüm. | Open Subtitles | لحسن حظّك أنّنا صديقان، وإلّا لقتلتك في الحال. |
Şanslısın ki hemfikir olmamız gerekiyordu. | Open Subtitles | لحسن حظك كان يجب أن يكون القرار بالإجماع |
Ama ne Şanslısın ki öldürdüğün adam hapiste çürüdüğünü görmeyi tercih ederdi. | Open Subtitles | لكن لحسن حظك , الرجل الذي قتلته يفضل ان يراك تتعفن فى السجن |
Şanslısın ki ben doğal yollardan iyileştiricilerdenim. | Open Subtitles | حسنا,لحسن حظك أنا معالجة بالطرق الطبيعية |
Şanslısın ki vejetaryen köpek kurabiyesi yapmıştım. | Open Subtitles | لحسن حظك فقد قمت بخبز كعكات نباتية للكلاب |
Şanslısın ki, az sonra harekete geçip kafamızı dağıtacağız. | Open Subtitles | اوه ، لحسن الحظ ستكون هناك قيادة لتشتت انتباهنا |
Şanslısın ki, böyle bir davada etrafta bolca suçlu var. | Open Subtitles | لحسن الحظ في قضية قذرة هكذا الكثير من الشعور بالذنب سوف يختفي |
Şanslısın ki, böyle bir davada etrafta bolca suçlu var. | Open Subtitles | لحسن الحظ, هذه القضة قذرة جدة والكثير من الذنوب تلوح في الأفـُـق |
Şanslısın ki, bu gece seks gecesi ve benim konuşmam yasak. | Open Subtitles | من حسن حظك الليلة هي الليلة المثيرة وأنا ممنوع من الكلام |
Şanslısın ki penisin o kadar küçükmüş ki seni dava etmeye yürekleri dayanmamış. | Open Subtitles | من حسن حظك عضوك كان صغيراً جداً لم تكن لديهم الشجاعة لتوجيه اتهامات |
Şanslısın ki senin arkadaşın değilim ve bana güvenebilirsin. | Open Subtitles | و لحسن حظكِ ، انا لستُ صديقتكِ إذا ًيمكنكِ ان تثقي بي |
- Şanslısın ki gücümü şu cadıya saklıyorum. | Open Subtitles | لحسن حظّك أنّي أوفّر قوّتي لتلك الساحرة |
Şanslısın ki yünden yapılmış değil. | Open Subtitles | لحسن حظّكِ أنّه لمْ يكن مصنوعاً مِنْ صوف |
Ne kadar Şanslısın ki kaptan Crais'in askeri mahkemesinin cezasından kurtuldun. | Open Subtitles | يالا حسن حظك أن يتم إعفائك من محاكمة كابتن "كرايس" العسكرية |
Şanslısın ki Castle'ın telefonunun izini sürdük ve zamanında bulduk sizi. | Open Subtitles | أنت محظوظ أننا تتبّعنا هاتف (كاسل) ووجدناكما في الوقت المناسب. |
Şanslısın ki, Little Creek'in kendine ait merkezi sistemi var aksi taktirde yasal yollar tek seçeneğin olurdu. | Open Subtitles | ماكجي : أنت محظوظ لأن خليج كريك يملك مقسـم خاص به عكس ذلك سـيكون عليك أن تذهب خلال القنوات المسـموحة توني : |
- Şanslısın ki kurşunu tam isabet ettiremedim. - İsteseydin yapabilirdin. | Open Subtitles | ــ أنت محظوظ لأنني أخطأت الطلقة ــ أعتقد بأنك عصفت بي |
Şanslısın ki, sen ve istediğin şey arasında duran tek şey... sensin. | Open Subtitles | أنت محظوظة أن الشيئ الوحيد الذي يقف بينك وبين ماتريدين هو أنت. |
Şanslısın ki insan hayatına her şeyden fazla değer veriyorum. O hayat sona ermek için bu kadar istekli olduğu halde hem de. | Open Subtitles | كنت محظوظا وأنا أقدر قيمة الحياة, حتى إذا كان ينبغي أن لا يتم حفظ تلك الحياة. |
Şanslısın ki hala çalışıyorum ve yapayalnızım. | Open Subtitles | أنت محظوظ أني ما زلت مستيقظة للعمل وانا لوحدي |