"şanslıymış" - Translation from Turkish to Arabic

    • محظوظة
        
    • محظوظ
        
    • محظوظا
        
    • محظوظه
        
    • محظوظًا
        
    • كان محظوظاً
        
    • حظه
        
    • حظها
        
    • محظوظةٌ
        
    • حالفها الحظ
        
    Hannah senin gibi bir arkadaşı olduğu için çok şanslıymış. Open Subtitles أعرف أن هانا كانت محظوظة جداً لحصولها على صديق مثلك
    Çok şanslıymış. Hafif bir şok geçiriyor. Open Subtitles محظوظة للغاية، تعاني من صدمة بسيطة مع بعض الجروح و الكدمات، ليس هنالك جروح كبيرة
    Bu onlar için çok zormuş çünkü kral onları aramayı hiçbir zaman bırakmamış. Ama prenses bu sefer şanslıymış. Open Subtitles إنها صعبة لأن الملك مازال يبحث عنهم لكن الأميرة كانت محظوظة.
    şanslıymış, çelik yelek hayatını kurtarmış. Open Subtitles إنه محظوظ,الصدرية الواقية من الرصاص التي كان يرتديها أنقذت حياتة
    Ne kadar şanslıymış ki, sizin gibi biri onunla ilgilenmek istiyor,- Open Subtitles إنه محظوظ أن يهتم به شخص مثلك ماذا فعل ؟
    İki kapı görevlisini doğramış. Cinayete teşebbüs suçundan sıyrıldığı için şanslıymış. Open Subtitles قطّعَ حارسان وكان محظوظا لهروبه من تلك الجريمة
    Sanırım, şanslıymış da diyebilirsiniz. Ama ailesinin başına geleni düşününce, şanslıymış demek ne kadar doğru, pek emin değilim. Open Subtitles قد يمكنك أن تصفها بأنها محظوظة ..ولكن ما حدث لأسرتها
    şanslıymış. Evet. Yani bir bakıma, benim tüm ihtiyaçlarımla ilgilenir. Open Subtitles كم هي محظوظة نعم, انه كل شيء أَحتاجه هي تهتم به
    şanslıymış, 1 ay içinde evlat edinilmiş. Open Subtitles إنها محظوظة بأن عملية التبني تمت خلال شهر
    şanslıymış, oldukça şiddetli bir çarpışma olmuş. Open Subtitles نعم ، انها بخير أعني أنها كانت محظوظة ، لأن الحادث كان عنيفًا
    Yani, daha önce eşcinsel olduğunu açıklamış bir amcası olduğu için şanslıymış. Open Subtitles حسناً، إنّها محظوظة أنّها تملكُ عمّاً وجد سيقانهِ الشّاذة.
    - Göğüse yüzeysel bir bıçak yarası almış ama acil servis doktorlarının dediğine göre çok şanslıymış. Open Subtitles جرح طعنة سحطيّ في صدرها، لكنْ أطبّاء الطّوارئ قالوا أنّها محظوظة.
    şanslıymış ki arkadan vurulmadı. Open Subtitles نعم، إنه محظوظ أنه لم يتلقى طلقة في ظهره
    Katil tek atışta vurabilecek kadar şanslıymış. Open Subtitles القاتل يجب قد حصلت محظوظ مع تسديدته الأولى.
    Bunu kim yaptıysa ya çok dikkatliymiş ya da çok şanslıymış. Open Subtitles مهمن كان الذي فعل ذلك فإما أنه حريص جداً أو محظوظ جداً
    - şanslıymış. Hastanenin dediğine göre kendine gelmiş. Open Subtitles محظوظ ، المشفى يقول أنه إستيقظ وبدأ بالتحرك
    Babanız böylesine güzel varisi olduğu için çok şanslıymış. Open Subtitles والدكِ محظوظ للغاية بأن يحظى بوريثة جميلة للغاية.
    Ve her kim o bebeği bıçakladıysa şanslıymış ki gerçek Charlene Brock üzerinde denememiş. Open Subtitles وأيا كان من طعن تلك الدمية محظوظ أنهم لم يحاولوا فعل ذلك على شارلين بروك الحقيقية
    Burada olduğun için çok şanslıymış. Open Subtitles لقد كان محظوظا كثيرا بوجودك هنا.
    Sanırım, şanslıymış da diyebilirsiniz. Open Subtitles اعتقد بانك تستطيع ان تقول انها محظوظه
    Çatal olmadığı için şanslıymış. Open Subtitles أحزر أنه كان محظوظًا لأنها لم تكُن شوكة.
    Duyduğuma göre o yaratıktan canlı kurtulduğu için şanslıymış. Open Subtitles حسبما سمعت، كان محظوظاً للنجاة من ذلك المخلوق.
    şanslıymış ki mahkemesi yapıldı.Anlıyorsunuz, değil mi? Open Subtitles من حسن حظه أنه حصل عليها. تعرف ماذا أعني؟
    Çok şanslıymış ki telefonum çekmemesine rağmen onu aramak için yola çıkmışsınız. Open Subtitles من حسن حظها أنك كنت قادماً، فإرسال الهواتف الخلوية ردىء هنا.
    Veliaht Prens'ten bile alaka gören bu kız oldukça şanslıymış doğrusu. Open Subtitles لديها حتىَ مراعاة وليّ العهد. هيَ دائماً محظوظةٌ للغاية.
    Bir ekip arabası şanslıymış. Open Subtitles و لاسلكي دورية حالفها الحظ.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more