Emin değilim ama, başlarında şu şapkalardan var, şey gibi, sanki şey gibi, | Open Subtitles | أتراك أنا لست متأكدا و لكنهم كانوا يرتدون تلك القبعات على رؤوسهم |
Annie canım, vitrindeki şapkalardan birini uzatsana. | Open Subtitles | عزيزتي آني أعطيني واحدة من القبعات في الباترينة |
Bana olan borcunun karşılığında şapkalardan birini alırım. | Open Subtitles | سآخذ إحدى القبعات بدلاً من المال الذي تدينين به لي |
Oyuncuların giydikleri gibi uyan şapkalardan istiyor. | Open Subtitles | يريد قبعات مضبوطة كالتي يرتديها اللاعبون. |
Onlara aptal şapkalardan satıp olduklarından daha yetenekli olduklarını mı söylüyoruz? | Open Subtitles | هل نحن نبيع لهم قبعات غبية ونخبرهم أنهم موهوبون أكتر مما هم عليه؟ |
Yemek salonundaki herkes birbirinin aynı. Küçük şapkalardan olmalı. | Open Subtitles | تَعْرفُوا يا رجال في صالةَ الطعام تشبة يَجِبُ أَنْ تَكُونَ القبعاتَ الصَغيرةَ. |
Şu şapkalardan satıyorlar. | Open Subtitles | إنّهم يبيعون تلك القبّعات هنا. |
Eee, kim kafasına şu minicik şapkalardan takan koca adamı görmek ister? | Open Subtitles | من يريد أن يرى رجلاً ضخماً يرتدي هذه القبعات الصغيرة ؟ |
Evet, kesinlikle Yahudi kilisesine gitmeliler ve ve o şapkalardan giymeli ve ve simitle beraber o tuzlu turuncu şeylerinden yemeliler. | Open Subtitles | ..نعم , يجب عليهم أن يذهبوا لكنيسة يهود ..ويرتدون تلك القبعات ويأكلون ذلك البرتقال المملح مع كعكهم |
Bilirsin, şu kocaman kürklü şapkalardan takarlar. | Open Subtitles | يرتدون القبعات الكبيرة المصنوعة من الفرو |
Sana üstünden küçük, şirin ziller sarkan şapkalardan giydirirdik. | Open Subtitles | يمكننا أن نجلب لك أحد تلك القبعات .التي تحمل تلك الأجراس المعلقة المضحكة |
Gardırobu değiştirdim, şu muazzam şapkalardan aldım. | Open Subtitles | سأغير خزانة الملابس, اخذ واحده من تلك القبعات الرائعه |
Üçüncü tutsak çift sayıda siyah şapka görüyor, yani ilk iki tutsağın gördüğü siyah şapkalardan birini giydiğini anlıyor. | TED | والأسير الثالث يرى عدداً زوجياً من القبعات السوداء، وبالتالي سيُدرك أن قبعته لابد من كونها إحدى القبعات السوداء التي رآها الأسيران الأولان. |
Şu korkunç Bayan Leftwich tezgahın diğer ucundaydı. Gördüğüm en aptalca şapkalardan birini takıyordu. | Open Subtitles | السيدة (ليبتويش) كانت هناك مرتدية واحدة من أسخف القبعات التي رأيتها في حياتي! |
Hayır, kürklü şapkalardan bahsetmiyorum. | Open Subtitles | لا، أنا لا أتحدث على قبعات الفراء |
Şu peynir şekilli şapkalardan bir tane alayım. | Open Subtitles | سوف اخذ واحدة من قبعات الجبن |
Aynı şapkalardan aldık. | Open Subtitles | واشترينا قبعات متشابهة |
Ama aldırmadı çünkü zaten şapkalardan nefret ediyor. | Open Subtitles | لَكنَّه لَمْ يُردْ ' سبب يَكْرهُ القبعاتَ على أي حال. |
O şapkalardan birine de ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | سنحتاج لواحدة من هذه القبّعات أيضاً. |