| -Hayır, çok tehlikeli. Onların dikkatini dağıtacağım. Sen de şarkıcıyla konuş. | Open Subtitles | كلا، إنّه خطير جدّاً، سألهيهم حتى تستطيع التحدث مع المغنية. |
| Le Chamonix'deki şarkıcıyla konuşmak isteyebilirsin. | Open Subtitles | ربما تود التحدث الى المغنية بـ "لو شامنيج". |
| Pangle diye şişko bir çocuk... Georgia'dan bir şarkıcıyla birlikte yukarıda bir mağarada saklanıyoruz. | Open Subtitles | نختبئ في أحد الكهوف مع مغني من جورجيا |
| Georgia'dan bir şarkıcıyla birlikte yukarıda bir mağarada saklanıyoruz. | Open Subtitles | نختبئ في أحد الكهوف مع مغني من جورجيا |
| Yıldızlı bir gecede, çölde Mukhtiar Ali adlı bir Sufi şarkıcıyla birlikteydim. | TED | كنت في الصحراء، تحت السماوات المليئة بالنجوم مع المغني الصوفي مختيار علي. |
| Şarkıcı bizi dans etmemiz için sahneye aldı. O gece şarkıcıyla yattım. | Open Subtitles | وقام المغني بدعوتنا للصعود على المنصّة والرقص. |
| Üst güverte barında henüz kendisine bildirilmemiş bir şarkıcıyla çalıyorum. | Open Subtitles | سوف اعزف في الملهى الموجود في اعلى السفينة مع مطربة لم يتم الاعلان عن اسمها بعد |
| "aday Kane şarkıcıyla yuva kurmaya hazırlanıyor şarkıcıların sözlerini alacaktı hey hemşire | Open Subtitles | "المرشح (كين) يقع فى عش الحب مع مطربة" لقد كان ذاهباً ليأخذ معلومات من المطربة أيتها الممرضة |
| Oh, şarkıcıyla. | Open Subtitles | أوه .. انها المغنية |
| Ben asla bir şarkıcıyla yakınlaşmadım. | Open Subtitles | لم أكن أبدًا قريبًا من مغني من قبل. |
| Gangsterin fahişesinin kakao renkli şarkıcıyla ilişkisi varmış. | Open Subtitles | كان مومس العصابة على علاقة غرامية سريّة مع المغني الأسمر. |
| Şu şarkıcıyla yapımcılarını diyorum. | Open Subtitles | ذلك المغني وفريقه الإنتاجي |