Her neyse... konuştuk ve bana tam burs teklif etti, hiçbir şartı yok. | Open Subtitles | على أية حال, لقد تكلمنا, و لقد عرضت عليَّ تعليم كامل, بلا شروط. |
Ranjhore köyü geleneklerine göre, Jai'nin şu üç şartı yerine getirmesi gerekiyordu. - Ne? | Open Subtitles | هناك عادة في قرية رانجهور لكي يصبح الولد رجلا لابد ان ينفذ 3 شروط |
Küratörün tek bir şartı vardı: Sanat eserim için Arapça yazı kullanmalıydım. | TED | كان للقيم شرط واحد فقط: كان علي استخدام الخط العربي في عملي الفني. |
Ama grup, gözetiminin bir şartı, sen de biliyorsun. | Open Subtitles | ولكن المجموعة شرط من شروط الفترة التجريبية, كما تعلمين |
Tekrarlayarak yorulma tedavinin ilk şartı sonuç vermesi için kesinlikle nedenleri bilmeliyiz. | Open Subtitles | أنا أبداً لا أَتْعبُ مِنْ تكرار ذلك الشرط الأول لهذا العلاجِ لإعْطاء النَتائِجِ هو |
Tek şartı bir gecenizi hayaletli evde geçirmeniz. | Open Subtitles | الشرط الوحيد هو أن تقضوا ليلة واحدة في منزل مسكون بالأشباح |
Bu onun şartı, tamam mı? | Open Subtitles | هذا شرطها الوحيد, حسناً؟ |
Bunun tek şartı... Chi Soo'yu dükkândan ve Bayan Yang'tan ayırman. | Open Subtitles | بشرط أن تقطع تشا تشي سو من المحل ومن الآنسة يانغ |
Bu ailemizin üç şartından biri. Adam olmak için bu üç şartı yerine getirmeliyiz. | Open Subtitles | انها عادة في عائلتنا لكي تصبح رجلا عليك ان تفي بثلاثة شروط |
Bana şunu söyleyin, hiçbir tanıkla bağlantı kurmaması gerektiği kefaletinin bir şartı mıydı? | Open Subtitles | أخبرنـي أتعلم أن من شروط كفـالة الإفراج عنـه أن لا يتواصـل مـع أيّ مـن الشهود ؟ |
Seni elinde bir sigarayla, kibritle hatta ateşin yanında bile yakalarsam şartı tahliyeni ihlalden tekrar içeri atarım. | Open Subtitles | فيما لو وجدت معك سيجارة أو علبة ثقاب أو شيء يمس النار هذا سيجعلك تنتهكين شروط إطلاق سراحك |
Menajerliğin ilk şartı ağzı sıkı olmaktır. | Open Subtitles | تعرف بأن أول شرط لمدير الاعمال انه ينبغي عليه أن يُحكم أغلاق فمه |
Yaptığım anlaşmanın bir şartı da bu. Seninle bir daha konuşamam. | Open Subtitles | إنه شرط من الصفقة الذي عقدتها لا يمكنني التحدث إليك أبدا ثانية |
Ama aşkım için sana süre şartı koymuyorum. | Open Subtitles | ولكن لا تضعي شرط فتره زمنية للحب. |
Ciddiyim, işe alınma şartı falan olmalı. | Open Subtitles | ــ حسناً جدّيّاً , هل هو مثل الشرط للتوظيف هُنا ؟ |
Söz konusun şartı gerçekleştirmeye en uygun olanlar mezadı kazanırlar. | Open Subtitles | "والرابح بالعطاء هو أقرب من يوافي ذلك الشرط" |
Anlaşmanın, evliliğimizin, yeni şartı İngiltere'yi sana teslim etmem mi? | Open Subtitles | أن الشرط الجديد لتحالفنا، لزواجنا، أني أُسَلم "بريطانيا" لكَ؟ |
Tek şartı buydu. | Open Subtitles | هذا كان شرطها الوحيد. |
Bulduğumuzda, kopyalarını onlara ve de devlete vereceğimiz şartı ile kardeşim ile işi aldık. | Open Subtitles | أخّي و أنا أخذنا العمل بشرط أن نجد القائمة و نسلّم النسخ إليهم وإلى الولايات المتّحدة |
Ama Edward'ın bir şartı daha vardı. Seninle hiç görüşmeyeceğimi kanıtlamam gerekiyordu. | Open Subtitles | ولكن أدوارد اضاف شرطاً آخر وهو أننى يمكن أن اتبعه فى حالة |
Tanınmış bir oyuncunun kontratındaki eşitlik şartı bu rolleri içinde yaşadıkları dünyayı yansıtmaları için koşula bağlayabilir. | TED | إدارج النجوم لملحق مساواة في عقودهم يمكن أن ينص على أن تلك الأدوار يجب أن تعكس العالم الذي نعيش فيه فعلًا. |
Bence Mizaistom-san üç şartı da sağlayan tek kişi. | Open Subtitles | أظن أن السيّد (ميزايستون) هو الوحيد الذي يتحلّى بالـ3 متطلّبات. |
Tahliyemde devamlılık şartı var. | Open Subtitles | الحضور شرطٌ من شروط إطلاق سراحي المؤقت |