| İşini bırakıp biriktirdiği parayı çocuklarıyla şehir dışına taşınmak için kullanmış. | Open Subtitles | هي أُجبرت لترك شغلها واستعملت مدخراتها لتتحرك هي وأطفالها خارج المدينة |
| Cuma günü kampanyayı bırakıp şehir dışına mı çıktınız, sayın meclis üyesi? | Open Subtitles | إذًا في ليلة الجمعة كنت في الحملة خارج المدينة أيها المستشار ؟ |
| Son 2 yılda beni şehir dışına götürdüğün adını söyle. | Open Subtitles | اذكر اسم واحد فى السنتان الماضيتان اخذتنى فيها خارج المدينة |
| Ve O'nu korumak için, şehir dışına çıkarma fikri gülünç. | Open Subtitles | و فكرتك حول اخراجها من المدينة لاجل حمايتها فكرة سخيفة |
| Gelecek hafta şehir dışına gitmem lazım ama siz beklememelisiniz. | Open Subtitles | يجب أن أكون خارج البلدة الأسبوع القادم لكن لا يجب عليك أن تنتظري |
| Cuma günü kampanyayı bırakıp şehir dışına mı çıktınız, sayın meclis üyesi? | Open Subtitles | إذًا في ليلة الجمعة كنت في الحملة خارج المدينة أيها المستشار ؟ |
| Bu çöplüğü patlatacaklar ve bütün ekip şehir dışına taşınacak. | Open Subtitles | سيقومون بتفجير هذا المكان بأكمله والطاقم بأكمله سينتقل خارج المدينة |
| Yöneticiler, burada, şehir dışına çıkmak isteyen New York'lular için.. | Open Subtitles | انهم هنا هؤلاء المديرين لديهم ما يسمى الإفتتاح خارج المدينة... |
| Bunun için babanızla benim şehir dışına çıkmamız gerekiyor. | Open Subtitles | الأمر أنني أنا ووالدكم يجب أن نسافر خارج المدينة من أجل ذلك |
| Kardeşim beni şehir dışına çıkartacak. Politikayla ilgilenmiyorum, hayatta kalmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أخي سيخرجني خارج المدينة إنني أسعى وراء النجاة لا السياسة |
| Kardeşim beni şehir dışına çıkartacak. Politikayla ilgilenmiyorum, hayatta kalmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أخي سيخرجني خارج المدينة إنني أسعى وراء النجاة لا السياسة |
| Biliyor musun, şehir dışına çıkmak evcil hayvana da iyi gelir. | Open Subtitles | هل تعلمين، الخروج من المدينة هو حقاً أمرٌ عظيمٌ للحيوانات الأليفة |
| Evet. Bir süre şehir dışına mı çıksam? İyi fikir. | Open Subtitles | ذلك صاحب العمارة ربما علي أن أخرج من المدينة قليلاً |
| Geçen yıl şehir dışına taşınmış. Geçen ay bir anastezi uzmanıyla evlenmiş. | Open Subtitles | إنتقلت من المدينة العام الماضي وتزوّجت من طبيب تخدير في الشهر الماضي |
| Gelecek hafta şehir dışına gitmem lazım ama siz beklememelisiniz. | Open Subtitles | يجب أن أكون خارج البلدة الأسبوع القادم لكن لا يجب عليك أن تنتظري |
| Böylece sanki, uzun süreliğine şehir dışına çıkmış da her an geliverecekmiş gibime... | Open Subtitles | عندماتفعليذلككأنه.. كان خارج البلدة برحلة عمل و سيعود بأي وقت |
| şehir dışına gidip büyüdüğüm evin mutfağında olanları anlattım. | Open Subtitles | لذا فذهبت شمال الولاية و جلست بمطبخ المنزلي الذي نشأت به |
| size bir polis temin ettik, şehir dışına çıkmanız gerekiyor. | Open Subtitles | إستأجرنا حجرة لك. هو المهمة بأنّك تخرج من البلدة. |
| Beni şehir dışına hiç göndermemeliydin... .. .ya da bana böyle iyi bir eğitim vermemeliydin. | Open Subtitles | لم يكن عليكم ارسألي خارج المدينه او منحي تعليماً جيداً |
| Memur Kelly'nin dediğine göre şehir dışına giden bir arabaya atlamış. | Open Subtitles | الشرطي كيلي قال بأنها قفزت في عربة , متجهة إلى أعلى المدينة |
| Bu sinir bozucu kutlamadan sonra şehir dışına gidip dinlenmelisin. | Open Subtitles | بعد انتهاء هذا الحفل يجب أن تذهب للريف و ترتاح |
| Bir kaç günlüğüne şehir dışına çıkıyorsun. | Open Subtitles | لدي أنباء لك ستذهب لخارج البلدة لعدة أيام |
| Aslında ediyor, Christian. Bu yüzden seni şehir dışına postalıyorum. | Open Subtitles | في الحقيقة، هو يَعمَلُ، مسيحي، لهذا السبب أُديرُك خارج البلدةِ. |
| Ordudan biriyle görüşmek için şehir dışına çıktılar. | Open Subtitles | ذهبوا لشمال الولاية لشؤون المحاربين ليزورون شريك بالجيش. |
| Belki işi vardır, acil bir iş için şehir dışına çıkmıştır. | Open Subtitles | حسناً , ربما مشغول , أنت تعلمين ؟ ربما ذهب لخارج المدينة لأجل أمرٍ طارئ ؟ |
| İşlerimi yapacak birisi gerekiyor. şehir dışına çıkıyorum. | Open Subtitles | احتاج شخص ما كى يعتنى بشؤونى فأنا مسأفره خارج البلده |
| şehir dışına doğru ilerlemek zorundayız. | Open Subtitles | يجب علينا ان نستمربالهروب ونخرج من المدينه |
| - Bir kere onu şehir dışına çıkarırsa onu sadece hafta sonları görebileceğim, o da şanslıysam. | Open Subtitles | لا أريد ذلك مطلقاً - حالما تأخذه لشمال المدينة - سأراه حينها في العطل الأسبوعية هذا لو كنتُ محظوظاً |