Çok kutsal adamlar. Kafiristan'ı dolaşarak Kutsal şehir için bağış topluyorlar. | Open Subtitles | رجال مقدسون جدا , يمشون خلال كافيرستان يجمعون قرابين للمدينة المقدسة |
Böylelikle müteahhide şehir için neyin daha iyi olacağını düşünmeye çalışması için bir teşvik vardı. | TED | ذلك كان هناك حافزا للمطور ليحاول للتفكير حقا ما هو الأفضل للمدينة. |
Bir mekanları var; bu mekanı ikinci şehir için kullanmayı çoktan düşünmeye başladılar. | TED | لديهم موقع, وهم فعليا يفكرون في هذا الموقع للمدينة الثانية. |
Annem ve en iyi arkadaşımın babası bu şehir için korkunç sonuçları olabilecek bir komplonun içindeler. | Open Subtitles | أمّي وصديق أبي المقرّب متورطان في مؤامرة قد يكون لها عواقب وخيمة على المدينة. |
Hepimizin yapması gerektiği gibi şehir için dua ediyorum. | Open Subtitles | أُصلي لأجل المدينة كما علينا أنْ نفعل جميعاً |
şehir için zor kararları vermek zorundayım. | Open Subtitles | كان عليّ أن أتخذ قرار صعب لصالح المدينة. |
Ve buradaki esas iddiamız bunun şehir için ekonomik getirisi yüksek bir yatırım olacağıydı. | TED | والقضية الرئيسية كانت، أن هذا كان سيكون ذا قيمة إقتصادية للمدينة. |
Er ya da geç senin de gardın inmiş olacak ve sonra Minik şehir için tuvalet zamanı. | Open Subtitles | عاجلاً أو آجلاً ستغفل حراستك، ثم تتدفّق مياه الصرف ويحين وقت الحمّام للمدينة الصغيرة. |
Aramızdaki iş ilişkisi senin için önemliyse başından beri maksadında samimiysen, şehir için olan fikirlerinde. | Open Subtitles | الان إذا كنت مهتماً بعلاقتنا في العمل و ان كنت صادقاُ معي بشأن نواياك و رؤيتك للمدينة |
Senin patronun şehir için çalışıyor. Yani aynı zamanda benim için. | Open Subtitles | رئيسك يعمل للمدينة , مما يعني أنه يعمل لي |
Ve sizi zamanından önce sokaklara salmak ne sizin ne de bu şehir için iyi olmayacaktır. | Open Subtitles | ولن يكون من العدل لك أو للمدينة أن نضعك في الشارع قبل الأوان |
Birlikte şehir için yaptığı planı öğrenip onu durdurabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نكتشف سوياً خطته التي يدبّرها للمدينة ونحبطها |
HURT: Hal böyleyken yarasalar şehir için yararlı hale gelmeye başladılar. | Open Subtitles | ولكنَّ الخفافيش أثبتت أنَّها مُفيدة للمدينة. |
Biliyorsun, dönemi boyunca şehir için çok büyük şeyler yaptı o her zaman hatırlanmalı. | Open Subtitles | كما تعلم الانكشاف المؤخر أضف عليه أنه أجرى الكثير من الإيجابيات للمدينة التي يجب أن تذكره بها |
Oy verebildiğim zamandan beri bu şehir için çalışıyorum. | Open Subtitles | عملت للمدينة قبل حتى أن أحصل على حق التصويت |
Sadece benim için değil. Bütün şehir için. | Open Subtitles | ليس علي فقط بل على المدينة بأكملها |
Eminim ki baban sana açıklamıştır, biz son 100 yıldır bu şehir için insanları yönetiyoruz | Open Subtitles | حسناً ، كما أننى واثق أن أباك قد شرح لك هذا نحن نفعل ما قد تم فعله منذ المئة سنة الماضية نقوم بإدارة هذا لأجل المدينة |
İkimiz de bu şehir için çalışıyoruz, yani sıranı bekleyebilir misin? Çünkü bu senin kişisel bir işin. | Open Subtitles | كِلانا نعمل لصالح المدينة لذا أقوم بإسدائكِ معروفًا، لأنّه أمرٌ شخصيّ بالنسبةِ لكِ؟ |
Ama şehir için en iyisini yapacaktır. | Open Subtitles | - هاه - لَكنَّه سيَعمَلُ ما بوسعه للمدينةِ. |
Onlar sahada kendileri için değil, şehir için oynuyorlardı. | Open Subtitles | لم يكونوا يلعبون لأنفسهم فقط . كانوا يلعبون لصالح مدينة |
Küçük şehir! Küçük şehir için değil mi! ? | Open Subtitles | مدينة صغيرة, هذا من أجل المدينة الصغيرة, أليس كذلك؟ |
Bu şehir için en iyisinin bu olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | أؤمن حقًا أن هذا الأفضل لتلك المدينة. |