"şehirdeki tek" - Translation from Turkish to Arabic

    • الوحيد في المدينة
        
    • الوحيدة في المدينة
        
    • الوحيدة في البلدة
        
    • الوحيد في البلدة
        
    Onların canavar olmadığını kendisi gibi mucit olduğunu gören Şehirdeki tek kişiymiş. Open Subtitles الرجل الوحيد في المدينة الذي كان يراهم ليسوا وحوشاً، لكنم معماريون مثله.
    Ama bazen Şehirdeki tek oyun budur. Open Subtitles لكن بعض الليالي أنه الشيء الوحيد في المدينة.
    Şehirdeki tek Yugo'yu* bulmak çok da zor olmadı. Open Subtitles حسنا.. لم يكن من الصعب إيجاد اليوقو الوحيدة في المدينة
    Sanırım Olay Yeri İnceleme Şehirdeki tek iş değil. Open Subtitles أعتقد وحدة تحقيقات مسرح الجريمة ليست اللعبة الوحيدة في المدينة
    Heather Holloway Şehirdeki tek gazeteci değil. Open Subtitles هذر هولواي ليست المراسلة الوحيدة في البلدة.
    Şehirdeki tek Suriye restoranının müşterisi olmazsak her yerde pizzadan başka bir şey olmayacak. Open Subtitles إذا لم نرعى المطعم السوري الوحيد في البلدة لن يتبقى شئ سوى محلات البيتزا وكما تعرف..
    Dinle, Arturo, Şehirdeki tek yazar sen değilsin. Open Subtitles اسمع آرتورو أنت لست الكاتب الوحيد في المدينة
    İyi haber şu ki, bu Şehirdeki tek dürüst polis sen değilsin. Open Subtitles ألن تعمل لأنك فعلت المطلوب؟ من الجيد أنك لست الشرطي الشريف الوحيد في المدينة
    En büyük projemi hayata geçirebilecek kadar parası olan, Şehirdeki tek adamı buldum; ama sen, gidip onun maymununu mu öldürdün? Open Subtitles تعقّبت الرجل الوحيد في المدينة الذي يملك المال ليقتلع مشروع إلهامي و أنت قتلت قرده اللعين؟
    Sana söylemiştim, Şehirdeki tek kirli polis sen değilsin. Open Subtitles لم يكن لديّ خيار لقد كانوا سيقتلونني قلتُ لكَ، أنّكَ لستَ الشرطي الفاسد الوحيد في المدينة
    Bu adam Şehirdeki tek terörist olmayabilir. Open Subtitles هذا الرجل ربما لا يكون إرهابي الوحيد في المدينة.
    Schmidt'in dediğine göre bu Vanek çip satan Şehirdeki tek kaçakçıymış. Open Subtitles اسمع ، شميت قال بأن هذا الرجل فانيك هو المهرب الوحيد في المدينة
    Kusura bakma ama senin ceset, Şehirdeki tek ceset değil. Open Subtitles أنا آسف، لكن جثتك الميتة ليست الوحيدة في المدينة.
    İkinci olarak, bu Şehirdeki tek daire değil ya. Open Subtitles ثانياً، هذه ليست الشقة الوحيدة في المدينة
    Bilirsin, Şehirdeki tek oyuncu olmak için yaptın. Open Subtitles أنت تعلم .. أعتدت على أن تكون اللعبة الوحيدة في المدينة
    - Burası Şehirdeki tek hastane değil. Bizim için sorun yok. Open Subtitles ‫هذه ليست المستشفى الوحيدة في المدينة ‫وليس لدينا مشكلة في...
    Şehirdeki tek adlitıp antropoloğu sen değilsin. Open Subtitles أنت لست عالمة الإنسان القانونية الوحيدة في البلدة
    Şehirdeki tek hayvan değillermiş. Open Subtitles تلك النمور التي رأيناها ليست الحيوانات الوحيدة في البلدة
    Yeni bir ürün. Levine Şehirdeki tek merkez. Open Subtitles لايمكنني تحمل الامر انه حق بث ليفين لديه موقع البث الوحيد في البلدة
    Şehirdeki tek şirket olabiliriz. Open Subtitles يمكننـا أن نكون المصدر الوحيد في البلدة
    Şehirdeki tek şansın Andy değil. Open Subtitles (آندي) ليس الملاذ الوحيد في البلدة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more