"şehrimin" - Translation from Turkish to Arabic

• مدينتي

Yerin altına saklanıp şehrimin yok olmasına seyirci kalamam. Bunu biliyorsun.
لا أستطيع أن أبقى متخفياً .بينما أرى مدينتي تحترق,وأنت تعلم هذا

şehrimin tamamen tahrip edildiğini,
لا أدري ما الداعي لرؤية مدينتي بأكملها تتعرض للدمار.

şehrimin sokaklarına gelişi güzel çöp atamazlar.
لا يجب أن تلقي بالنفايات على شوارع مدينتي.

Adamlarımı ve şehrimin insanlarını korumaya çalışıyorum.
أحاول الإعتناء برجالي والناس الذين هم في مدينتي

18 yaşındayken şehrimin belediye başkanlığı seçimine girip kazanmıştım.
حينما كنت في 18 تقدمت لرئاسه مدينتي الصغيره وفزت

Özür dilerim, Fabio ama bu bana, Shakespeare'in benim şehrimin sokaklarında yaşadığı görüntüsünü verdi.
اسمح لي يا فابيو، ولكن يبدو لي كما لو أن شكسبير هذا قد عاش في شوارع مدينتي

Okyanus esintilerine ve şehrimin güvenli surlarına sırt çevirişimi sorgulamaya başladım.
حسناً، سوف أعيد رد السؤال عن هدوء مدينتي وسلامها

şehrimin duvarlarının önüne ordunla dikilip, benimle görüşmek istedin.
أنت تنشد التفاوض. بينما تقف وسط جيش خارج أسوار مدينتي

Sen ve Divan şehrimin kontrolünü ele almaya ve evimi yıkmaya çalıştınız.
أنت والمحكمة حاولتم السيطرة .. على مدينتي وتدمير منزلي

"şehrimin dışarıda kalmasını istiyorum." diyen bir valiyle hiç karşılaşmadım.
لم التق مطلقاً محافظاً يقول لي: "أريد أن تكون مدينتي معزولة".

Benim şehrimin başarı için uzun bir yolu var.
أمام مدينتي طريق طويل حتى تنجح.

şehrimin geleceğini senin ellerine bırakmamı mı istiyorsun?
أنت تطلب مني رهن مستقبل مدينتي بيديك

Kutsal şehrimin, cemaatimin ayakta kalması için canımı dişime takmışken!
بينما أقاتل من أجل حياة مدينتي المقدسه و لأجل حياة كل فردٍ في جماعتي!

şehrimin efsanesiydim.
كنت أسطورة في مدينتي

Burası şehrimin en güzel barı . ..
و هذه هي افضل حانه في مدينتي

Eğer mahzuru yoksa şehrimin bana ihtiyacı var.
فإن مدينتي تحتاجني

Sinuessa en Valle'deki okyanus esintilerine ve şehrimin güvenli surlarına sırt çevirişimi sorgulamaya başladım.
بدأت أعتب على نفسي الرحيل من نسيم المحيط وأمان حوائط مدينتي (سينويسا إن فالي)

şehrimin yüreğini ele geçiremeyeceksiniz!
لن تستحوذون على مدينتي

şehrimin ortasında oluşacak bir kan gölünü engelliyorum.
-ماذا تفعل؟ أمنع وقوع مذبحة وسط مدينتي وأحررك لمساعدة (فينسنت).