"şekerleme" - Translation from Turkish to Arabic

    • الحلوى
        
    • حلوى
        
    • الحلويات
        
    • غفوة
        
    • القيلولة
        
    • الغفوة
        
    • حلويات
        
    • وحلوى
        
    • يغفو
        
    • فادج
        
    • آخذ قيلولة
        
    • بقيلولة
        
    • بطيخ
        
    • سكاكر
        
    • بالحلويات
        
    Bir de bakmışsın ki, hediye dükkânında doktorlardan şekerleme için para istiyorlar. Open Subtitles أعني, الشيء القادم هو.. أنهم سيحاسبون الأطباء على الحلوى في معرض الهدايا
    Şekerlemeye benzer, şekerleme gibi tadı vardır ama hemen saf alkol olarak kana karışır. Open Subtitles تشبه الحلوى وطعمها كالحلوى، وسعرها كالحلوى ولكنها تسري في الدم مثل الحكول النقي
    Rach, seni milyon defa çıplak gördüm. Üzerinden sıcak şekerleme yedim. Open Subtitles لقد رأيتك عارية مليون مرة وأكلت حلوى من عليك وانتى عارية
    Evet gittik, balkona çarşaflardan çadır yaptık ve senin oyuncak fırınınla şekerleme kızarttık. Open Subtitles بلى فعلنا, صنعنا خيمة من الأغطية في الشرفة وشوينا حلوى الخطمي في فُرْنك
    Bu uçaklar çocukların üzerine şekerleme mi yoksa, bomba mı, yağdırıyorlar, Chip? Open Subtitles خذ قنابل الطائرات بدون طيار أو الحلويات للأطفال من ، رقاقة ؟
    Stewie şekerleme yapıyor, Peter ve çocuklar da dışarıda. Open Subtitles ستيوي ياخذ غفوة وبيتر والاطفال ذهبوا خارجا
    Bir şekerleme uzmanı öylemi? Open Subtitles اوه اعتقد انك خبيره في صنع الحلوى اليس كذلك حسنا في الحقيقه الامر
    Bana şekerleme vereceğini söyledi ama yiyecek karnesini bulamadı. Open Subtitles قالت أنها ستعطيني بعض الحلوى لكنها لم تعثر على بطاقتها التموينية
    Dedi ki "Dün Berlin'de bir Alman gazeteciyi neredeyse şekerleme ile başından vuruyordun. Open Subtitles قال: كدت أن تُصيب صحفيًا ألمانيًا برأسه بـ لوحٍ من الحلوى في برلين الأمس
    Ateş bizim kölemiz olabilir. şekerleme kızartmaya ya da Vietnamlılara yağdırmaya yarar. Open Subtitles النار في خدمتنا حين نشوي الحلوى الخطمية أو نقصف الجنود الفييتناميين
    Tamam çavuş, 100$'lık şekerleme ve porno dergiler yüzde 5'lik askeri indiriminizle 95$'a geliyor. Open Subtitles حسناً أيها الرقيب مائة دولار مقابل الحلوى و المجلات مع وجود خصم عسكري 5 بالمائة يصبح الناتج 95 دولار
    Ve bize şekerleme verdiklerinde.... ...almamak kabalık olur, değil mi? Open Subtitles واذا اعطونا الحلوى فإنه من الفظ أن لا نقبليها
    Süpermarketlerde kasaların hemen yanında çocukların göz hizasında şekerleme ve sakız olur. TED تعرفون كيف عند عدادات الدفع في المتاجر قرب الكاشيير، هناك حلوى وعلكة على مستوى نظر الأطفال؟
    Bakıcı ona günde yalnızca bir adet şekerleme verecekti. Open Subtitles المنظّمون أُخبروا لإعْطائه حانةِ حلوى واحدة في اليوم.
    Sanırım dışarıda şekerleme yağıyor. Yaşasın! Yaşasın! Open Subtitles اعتقد انها تمطر حلوى في الخارج هيا اذهبوا واحصلوا عليها
    Pastaneyi unutun. Hadi şekerleme yiyelim. Evet. Open Subtitles إنس المخبز، دعنا نأكل شيئا من حلوى الهلام.
    Yeni bir şekerleme çıkmış. Open Subtitles فاتن محظوظ, أضفت حلوى الخمطي بلشكل الجديد
    Karşı çıkarsan o zaman şekerleme üreticilerinden alırım. Open Subtitles إن كنت معارضاً له ستتوفر عندي لك أموال من أصحاب مصانع الحلويات
    Dört yıl geçirdikten sonra, hastaneyi o kadar iyi tanıyorum ki vizitlerden önce hafif bir şekerleme yürüyüşü yapabiliyorum. Open Subtitles بعد أربعة سنين أصبحت أعرف المستشفى جيداً أستطيع أخذ غفوة صغيرة بينما أمشي قبل بدء الجولات
    O saatte, diğer tüm rahibeler şekerleme yapıyor olacaklar. Open Subtitles في هذا الوقت تنام باقي الراهبات فترة القيلولة
    Lily orada kamp yapmak istemeyecekti, ve benim ertesi gün senin apartmanında şekerleme yapmam gerekmeyecekti. Open Subtitles ولما أرادت ليلي التَخْييم هناك ولما إحْتَجْتُ إلى الغفوة في شقتك في اليوم التالي
    Bunları apaçık şekerleme rafından alıp çöreğin üstüne yerleştirmişsiniz böylece şekerlemeli çörek olarak gösterebilesiniz. Open Subtitles واضح أنك أخذت حلويات من الرفّ ووضعتها فوق الكعكة، في محاولة لتمريرها على أنها رشّات.
    Meadowlark, bana biraz tavuk birkaç kola, şekerleme al ve bu çantalarla uçağa bin. Open Subtitles ميدولارك.. لم لا تجلب بعضاً من هذا الدجاج وبعض الصودا وحلوى الجيلى وتصطحب هذه الحقائب إلى الطائرة
    Zelig iyiydi, şekerleme yapıyordu, sandalyesini oturup kitap okuyordu. Open Subtitles أما هو فكان بخير ، يغفو يجلس على الكرسي للقراءة
    Her şey yolunda giderse birkaç ay sonra bana Yargıç şekerleme diyemeyeceksiniz. Open Subtitles لن تعودوا تدعونني القاضي (فادج) بعد بضعة أشهر
    Ya da otobüsün içinde hoplayıp zıplarım veya şekerleme yaparım. Open Subtitles أو أركض بالحافلة ذهاباً وإياباً أو آخذ قيلولة
    CCPD uyandırana kadar biraz şekerleme yapacaklar. Open Subtitles حسنًا، الآن ينعمان بقيلولة صغيرة حتى توقظهما مكافحة الجريمة والوقاية
    şekerleme zamanı geldi. Open Subtitles أعد شطيرة بطيخ المستنقع.
    Ekşili şekerleme var mı? Open Subtitles ألديك سكاكر حامضة؟
    İşte sana kocaman bir paket şekerleme, başka tarafa bak. Open Subtitles تفضلي، خدي هذا الكيس الضخم المليء بالحلويات وأنظري في الإتجاه المعاكس.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more