Bunlar karmaşık şekillerde buluşan karmaşık parçalar ile inşa edilmiş karmaşık şeylerdir. | TED | هذه هي أشياء معقّدة مبنيّة بأجزاء معقّدة التي تجتمع معا بطرق معقّدة. |
Tüm insanlık tarihinin en etkili bazı matematikçileri ve bilim insanları da konuya, genellikle şaşırtıcı şekillerde, dâhil olmuşlardır. | TED | والبعض من أكثر علماء الرياضيات تأثيرًا على مر التاريخ قد أتفق في الرأي في هذه القضية بطرق مثيرة للدهشة |
Aynı materyali farklı ve şaşırtıcı yeni şekillerde kullanmanıza izin veriyor. | TED | إنها تتيح إستخدام نفس المواد بطرق عديدة مختلفة، وطرق جديدة مفاجئة. |
İnsanlar yapmaları gereken şeyleri hep farklı şekillerde bulur, değil mi? | Open Subtitles | والناس يكشتفون ما عليهم فعله في كافة أنواع الطرق الغريبة، صحيح؟ |
Bunu başarmanın tek yolu dünyayı iyileştirmek, başkalarının benzer şekillerde davranmasını önlemek ve şefkat teşvik etmek.'' | TED | الطريقة الوحيدة لفعل ذلك هي تحسين العالم ومنع الآخرين من التصرف بنفس الطرق وتعزيز التعاطف |
Bu da mantıklı, çünkü biz birbirleriyle karmaşık şekillerde etkileşen, çok sosyal hayvanlarız. | TED | فمن المنطقي أيضًا، أننا حيوانات اجتماعية جدًا مع طرق عالية التعقيد من التفاعل مع بعضنا البعض. |
Ama, o veya onun şirketi başka şekillerde cezalarını ödeyecek... ve onlara ödetmeliyiz. | Open Subtitles | لكن شركته سوف تدفع الثمن بطريقة أخرى ويجب علينا أن نجعلهم يدفعون الثمن |
Ve bu sonuçlar, sermaye sahibi olmayan insanlar tarafından çeşitli şekillerde erişilebilir durumda. | TED | وتلك الحلول يمكن الوصول إليها بطرق مختلفة للناس الذين ليس لديهم رأس المال. |
Şu çok yönlü makinen çok gizemli şekillerde çalışıyor değil mi? | Open Subtitles | آلة متعددة الأوجه لديك. متأكد تعمل بطرق غامضة ، ليست هي؟ |
Ona, bu odada bile itiraf edemeyeceğim şekillerde zarar verdim. | Open Subtitles | آذيته بطرق لا أستطيع حتى الاعتراف بها في هذه الغرفة. |
Artık bu yapıyı ilginç şekillerde kurcalayabiliriz. | TED | و الآن نستطيع آن نبدا ببحث البنية بطرق مثيرة للاهتمام. |
Hayvan kolunu farklı şekillerde hareket ettirirken bilgisayar beynin nasıl davrandığını öğrendi. | TED | الكمبيوتر تعلم ما قام به دماغ السعادين لتحريك الذراع بطرق مختلفة. |
İnsanlar farklı şekillerde yüzde üzerinden göstergeler kullanıyordu. | TED | كان يستخدم الناس مؤشرات النسبة المئوية بطرق عدة. |
Ayrıca araçlarda farklı şekillerde ulaşabilen kablosuz ağda bulunmakta. | TED | وهناك أيضا شبكة لاسلكية في السيارة، التي يمكن الوصول إليها بالعديد من الطرق المختلفة. |
Egan'ın hikayelerini deneyimlemek, tabii ki, Twitter'daki her şey gibi, farklı şekillerde mümkün. | TED | تجربة قصة ايقن , بالتأكيد كأي شيء آخر في تويتر, كان يوجد الكثير من الطرق الاخرى لإختبارها |
ARV'ler HIV ile savaşmada farklı şekillerde çalışan bir takım ilaçlar. | TED | وهي مجموعة من العقاقير تعمل بعدّة طرق لمكافحة فيروس الإيدز. |
Bence tutamakları farklı şekillerde kavramayı denemeliyiz. | Open Subtitles | أعتقد أننا يجب ان نجرب طرق مختلفة للتعامل مع اليدين |
Bu 13 şempanzelik küçük topluluktakiler, ...aletleri çok çeşitli şekillerde kullanıyorlar. | Open Subtitles | قرود الشامبانزي في هذا المجمتع الصغير المتألف من 30 فرد يستخدمون الأدوات في طرق متنوعة. |
Kendini kopyalayan yaşayan hücreler, aşı ve tedaviler gibi şeyler daha önce mümkün olmayan şekillerde çalışıyor. | TED | الخلايا الحية ذاتية النسخ هي أشياء مثل اللقاحات والعلاجات تعمل بطريقة كانت مستحيلة من قبل. |
Çok büyük bir protesto vardı. Odadaki herbirimiz, bu prostestoda farklı şekillerde yer aldık. | TED | كان هناك احتجاج واسع النطاق. الكثير منا في هذه القاعة شارك في هذه المظاهرة بأشكال مختلفة. |
Her vücut besini farklı şekillerde işleyebilen farklı ve benzersiz bir bağırsak mikropları topluluğuna sahiptir. | TED | لكل شخص مجموعة متميزة ومتنوعة من ميكروبات الأمعاء التي تستطيع معالجة الطعام بأساليب مختلفة. |
Değiş tokuş ediyoruz, ticaret yapıyoruz, takas ediyoruz, paylaşıyoruz ama bunlar dinamik ve çekici şekillerde yeniden keşfediliyor. | TED | نحن نقايض، نتاجر، نبادل، نشارك، لكن يتم إعادة إبتكارهم في أشكال ديناميكية وجذابة. |
Ama kabiliyet çeşitli şekillerde olabilir. | Open Subtitles | لكن الموهبةَ تَجيءُ في العديد مِنْ الأشكالِ. |
Dokuz daire de birbirinden farklı şekillerde, boyutları ve biçimleri farklı fakat olabildiğince yeşiller. | TED | قد تم بناء تسع وحدات لتكون مختلفة، مختلفة الأحجام والأشكال، لكن كان من المفترض أن تكون خضراء قدر الامكان. |
Tıpkı adele gibi uygun şekillerde kullanılabilir. | Open Subtitles | أشبه بعضلةٍ، بمقدورها أن تشتد بالاستخدام الملائم |