Sizin için bir şeyler yapmalarını istediğinizde, bunu şevkle yapıyorlar. | Open Subtitles | وعندما تطلب منهم ان يحضروا شيء لك يفعلون ذلك بحماس |
Bence bu çok hoş bir hikayeydi ve çok iyi anlattın, büyük bir şevkle. | Open Subtitles | حسناً ، أعتقد أنها كانت قصة رائعة جداً وأنت راوي جيد وتروي بحماس |
Bence bu çok hoş bir hikayeydi ve çok iyi anlattın, büyük bir şevkle. | Open Subtitles | حسناً، أعتقد أنها كانت قصة رائعة جداً وأنت راوى جيد وتروى بحماس |
"Tutku ve şevkle seviyorum." | Open Subtitles | "حب بألوان عميقة ، بعاطفة و إشتياق" |
"Tutku ve şevkle seviyorum." | Open Subtitles | "حب بألوان عميقة ، بعاطفة واشتياق" |
Uygun şartlar oluştuğunda, büyük bir şevkle yiyecek aramaya çıkarlar. | Open Subtitles | ,وعندما تصبح الظروف ملائمة تنطلق بلهفة للبحث عن الطعام |
Tabii, uyandığı zaman bize büyük bir şevkle yardım etmek isteyeceğinden eminim. | Open Subtitles | أجل، طبعًا إذا أفاقت فستودّ مساعدتنا بحماس مُطلق. |
33 yıllık sürgün sonrasında, Libya’ya geri döndüm ve benzersiz bir şevkle kapasite oluşturma üzerine, liderlik becerilerinde insani gelişim üzerine seminerler düzenlemeye başladım. | TED | بعد فترة 33 عاماً في المنفي، عدت الي ليبيا شاعرة بحماس فريد من نوعه، بدأت بتنظيم ورشات عمل لبناء القدرات، في التنمية البشرية لمهارات القيادة. |
Keşke Bay Fogg için ne kadar hevesli bir şekilde çalıştığımı ve her kaprisine katlanmak için ne büyük bir şevkle çabaladığımı bir bilseniz. | Open Subtitles | "إذا علمت كيف عملت بحماس لدى السيد "فوج كم حماسى لتلبية كل نزواته |
Dedi annen büyük bir şevkle. | Open Subtitles | قالت أمك بحماس كبير |
şevkle. | Open Subtitles | بحماس مفرط |
Winn ve ben de şevkle izledik. | Open Subtitles | ولكن أنا و(وين) شاهدنا بحماس |
"Tutku ve şevkle seviyorum." | Open Subtitles | "حب بألوان عميقة ، بعاطفة واشتياق" |
"Tutku ve şevkle seviyorum." | Open Subtitles | "حب بألوان عميقة ، بعاطفة واشتياق" |
Sabahı istiyordum şevkle. | Open Subtitles | بلهفة تمنيت الغد |