Bugün halletmek istediğim şey o değil. | Open Subtitles | ليس هذا ما أريد التعامل معه هذا اليوم |
Bunu mu söylemek istiyorsun yoksa? Hayır, Hayır, Hayır, söylemek istediğim şey o değil. | Open Subtitles | ــ لا لا لا ، ليس هذا ما أقوله ــ أجل |
- Düşündüğüm şey o değil. Senden bıkmadım. | Open Subtitles | ليس هذا ما أظنّه، لستُ فيضانةٌ منكِ. |
Çok fena yakalandın, onun giydiği şey o değil. | Open Subtitles | أنت تكذب حتماً هذا ليس ما يرتديه |
Evet ama görmeni istediğim şey o değil. | Open Subtitles | نعم، ولكن هذا ليس ما اريدك ان تراه |
Biliyor musun ekstra şeylerle dolu olan tek şey o değil. | Open Subtitles | أتعلم.. ذلك ليس الشيء الوحيد المحمّل بالإضافات |
Buradaki hem meyveli hem de olgun olan tek şey o değil. | Open Subtitles | هذا ليس الشيء الوحيد الذي" "يجمع بين طعم الفاكهة والنضوج |
Geride bıraktığı tek şey o değil galiba | Open Subtitles | .يبدو أنها ليست الشيء الوحيد الذي تركه وراءه |
Söylediğim şey o değil. | Open Subtitles | ليس هذا ما أقوله |
Bahsettiğim şey o değil. | Open Subtitles | ليس هذا ما أعنيه |
Evet, ama benim bahsettiğim şey o değil. | Open Subtitles | نعم، ليس هذا ما أتحدث عنه |
Benim bahsettiğim şey o değil. | Open Subtitles | ليس هذا ما أتحدث عنه |
İhtiyaç duydukları şey o değil. | Open Subtitles | ليس هذا ما يحتاجون إليه |
Etkilendiğim şey o değil. | Open Subtitles | ليس هذا ما كُنت مُنبهرة بشأنه |
Söylediğim şey o değil. | Open Subtitles | هذا ليس ما اقوله |
Canımı sıkan şey o değil. | Open Subtitles | هذا ليس ما يزعجني |
Sormaya çalıştığım şey o değil. | Open Subtitles | هذا ليس ما أريد سؤاله |
İhtiyacın olan şey o değil. | Open Subtitles | هذا ليس ما تحتاجه. |
Söylemeye çalıştığı şey o değil. | Open Subtitles | هذا ليس ما يقوله |
Durmadan devam eden tek şey, o değil. | Open Subtitles | و ذلك ليس الشيء الوحيد الذى يستمر |