Yani, nasıl olacağını tahmin edemiyorum bile en son rodeo yapacağım günün. Yani, bana bir şey olmaz. | TED | اعنني انني لايمكن ان اتخيل كيف سيكون اليوم الأخير الذي سأصارع فيه الثيران, اقصد, سأكون بخير |
Bana bir şey olmaz. Bu mekânı avucumun içi gibi bilirim. | Open Subtitles | سأكون بخير ، انا اعرف طريقي كما اعرف ظهر يدي |
Hiçbir şey olmaz. Maması ve suyu var, Laura da onu kontrole gelecek. | Open Subtitles | سيكون بخير فلديه الطعام والشراب وسأخبر جارتنا في الجهه المقابله ان تطمئن عليه |
200 insanın önünde hiçbir şey yapamazlar. Bir şey olmaz. | Open Subtitles | ليس أمام مئتي شخص ، سيكون الأمر على ما يرام |
Sana bir şey olmaz. Gizli bir yerde tatil yapacaksın. | Open Subtitles | ستكون بخير ستأخذ عطلة طويلة و لن يعلم أحد أين |
Sonra sen gelirsin. 2 saatlik uzaklıkta. Bir şey olmaz. | Open Subtitles | وأنتِ ستزوريني , إنها فقط مسافة ساعتين , سنكون بخير |
Sen yerinde otur. Ona bakma hiç, onunla konuşma bir şey olmaz. | Open Subtitles | اجلس في مكانك لا تنظر اليه لا تكلمه – سوف تكون بخير |
Adımlarına dikkat et yeter. Bir şey olmaz. | Open Subtitles | أحذر خطواتكَ و حسب ، و ستكون على ما يُرام. |
Bir şey olmaz. Evine gelen ilk erkek ben miyim? | Open Subtitles | سأكون بخير هل أنا أول شخص أوصلكِ الى البيت؟ |
Tehlikeli insanlar değiller Teğmen. Bana bir şey olmaz. | Open Subtitles | إنهم ليسوا قوما خطرين سأكون بخير أيها اللوتاننت |
Yok, bir şey olmaz. Banliyöde sokaklar güvenli. | Open Subtitles | لا سأكون بخير في هذه الضواحي, فالتّجول في هذه الشوارع آمن. |
Mi Ho ile kalırsam kötü bir şey olmaz. | Open Subtitles | لو بقيت هنا مع مي هو سأكون بخير ولن يحدث بي شيء |
Normalden ağır, ama cin tükenmedikçe bir şey olmaz. | Open Subtitles | أكثر من العادية، لكنّه سيكون بخير طالما هذا الجنّ صامد |
Meraklanma anne. Bir şey olmaz. | Open Subtitles | لا تقلقي يا أمي، أنا متأكدة أنه سيكون بخير |
Acil durum numaraları var. Bir şey olmaz. | Open Subtitles | معه عدة السفر مع أرقام الطوارئ، سيكون بخير. |
Bir şey olmaz. Bu insanları güvenli bir yere götür. | Open Subtitles | سنكون على ما يرام خذوا الناس إلى مكان آمن فحسب |
Bir şey olmaz. O kendi başının çaresine bakabilir. | Open Subtitles | أنا متأكد من أنها على ما يرام يمكنها أن تعتني بنفسها. |
Sana bir şey olmaz. Gizli bir yerde tatil yapacaksın. | Open Subtitles | ستكون بخير ستأخذ عطلة طويلة و لن يعلم أحد أين |
Söylediklerimi yaparsan onlara hiç bir şey olmaz. | Open Subtitles | أفعل كل الذي أريده منك وكل الأمور سنكون بخير أفهمت، أفهمت؟ |
EM darbesi tarayıcıdan doğrultulacak yani diğer ekipmanlara bir şey olmaz. | Open Subtitles | النبضات الكهرومغناطيسية ستوجه من خلال الماسح لذا التجهيزات الأخرى يجب أن تكون بخير |
Sen daha uzun süredir buradasın. Sana bir şey olmaz herhalde. | Open Subtitles | أنتِ تعملين هنا منذ فترة طويلة ينبغي أن تكوني على ما يُرام |
Bu kişinin acelesini ve tutkusunu çalmış olursunuz ve gerçekten de hiçbir şey olmaz. | TED | لقد سلبت ذلك الشخص طموحه و استعجاله، و لن يحدث شيء على الإطلاق. |
İçeridelerse, bir şey olmaz. | Open Subtitles | لو كانوا بالداخل .. سوف نكون بخير |
İnsanlarda, lisedeyken bazı arkadaşlarınız size kokain kullanmanızı önerir, kokain alırsınız, bir şey olmaz. | TED | في البشر، أنت في المدرسة الثانوية، ويقترح بعض أصدقائك أن تجرّب بعض الكوكايين، تأخد الكوكايين، ولا شيء يحدث. |
"Bir tanecikten daha bir şey olmaz," deyip durduk, ve sonra hepsi gitmişti. Üzgünüz! | Open Subtitles | ظللنا نقنع أنفسنا بأن واحدة اضافية لن تضر و عندما اختفت جميعها ، انتهينا بالأسى |
Anne. Bir şey olmaz. Ailemiz için bir sürü para kazanıyorum. | Open Subtitles | أمي، ساكون بخير اصنع مزيد من النقود لعائلتنا |
Sana bir şey olmaz, yardım edebilirim, tamam mı? | Open Subtitles | بعمر الـ 18 ، لذا كل شيء سيكون على مايرام ستكون بخير ، أستطيع مساعدتك حسناً ؟ |
Bana bir şey olmaz. | Open Subtitles | أصبحتُ واحد فقط. أنا سَأكُونُ بخيرَ. |
Parlak ışık, yüksek ses ve kalabalıktan uzak tutarsanız bir şey olmaz! | Open Subtitles | لا، عليه أن يكون بخير مادام كان بعيداً عن الإضاءة الساطعة والموسيقى العالية والجمهور |