| Doğru şeyi yapmak için çok uğraştım ve karşılığını aldım. | Open Subtitles | ـلقد عملتُ بجد لفعل شيء صائب وحصلتُ على المباركة. |
| Bazı internet devleri de benzer şeyi yapmak için çabalıyorlar. | Open Subtitles | ... بعض من شركـات الانترنـت الكبـرى تجهد نفسهـا لفعل شيء مشابـه |
| Dur, böyle bir şeyi yapmak için ne kadar kuvvet gerekir? | Open Subtitles | كم يستلزم من القوة لفعل شيء كهذا؟ |
| Bir adam, bir defasında bana bazen, doğru şeyi yapmak için kuralları boş vermem gerektiğini söylemişti. | Open Subtitles | لقد قال لي رجل مره أحيانا لتفعل الشيء الصحيح يجب ان ترمي كتاب القانون |
| Belki de ilerde aynı şeyi yapmak için ilham alacaklardır. | Open Subtitles | ربّما سوف تلهمهم لتفعل الشيء نفسه ، أعتقد. |
| En iyi yaptığım şeyi yapmak için ikinci bir şans yakaladım. | Open Subtitles | اذا هاقد اتيحت لي فرصة ثانية لأقوم بما أنا ماهر به |
| En iyi yaptığım şeyi yapmak için ikinci bir şans yakaladım. | Open Subtitles | اذا هاقد اتيحت لي فرصة ثانية لأقوم بما أنا ماهر به |
| Vance, böyle bir işteysen bazen, doğru şeyi yapmak için kuralları boş vermen gerekebilir, tamam mı? | Open Subtitles | فانس ، في هذا العمل أحيانا عندما تريد أن تفعل الشيء الصحيح يجب ان ترمي كتاب القانون في الخارج حسنا؟ |
| Bak, hayatım boyunca doğru şeyi yapmak için çabaladım. | Open Subtitles | نظرة، حياتي، لقد حاولت أن تفعل الشيء الصحيح، كما تعلمون. |
| Yine aynı şeyi yapmak için buradasın. | Open Subtitles | وها أنت ذا مجدداً أتيت لتفعل الشيء نفسه |
| En iyi yaptığım şeyi yapmak için ikinci bir şans yakaladım. | Open Subtitles | اذا هاقد اتيحت لي فرصة ثانية لأقوم بما أنا ماهر به |
| En iyi yaptığım şeyi yapmak için ikinci bir şans yakaladım. | Open Subtitles | اذا هاقد اتيحت لي فرصة ثانية لأقوم بما أنا ماهر به |
| Bazen doğru şeyi yapmak için çabalarsın Michael ama sadece daha fazla hasar verirsin. | Open Subtitles | أحياناً (مايكل)، تحاول أن تفعل الشيء الصحيح، ولكنّك... فقط تُسبب أضرار أكثر |