Koç Nelson'un bilgisayarında senin de görmen gereken bir şeyler buldum. | Open Subtitles | ماك، وجدت شيء على جهاز الكمبيوتر المدرب نيلسون سترى. |
Maalesef aradığımı bulamadım ancak ilgi çekici başka şeyler buldum. | Open Subtitles | لسوء الحظ، لم أجد ما كنت أبحث عنه، لكنّي وجدت شيء آخر مثير للأهتمام |
Kazanın meydana gelme koşullarını inceliyordum, ve garip şeyler buldum. | Open Subtitles | ، كنت أبحث بظروف الحادث . و وجدت شيئاً غريباً |
Ve bu işin çok sürecinde bir şeyler bulduk, ya da ben bir şeyler buldum, beni çok heyecanlandıran şeyler, belki hatırlayabilirsiniz. | TED | وعبر مسيرتي بهذا العمل وجدنا شيئاً .. وجدت شيئاً أبهرني حقاً .. و ربما يمكنكم تذكره |
Tamamdır. Demek ki bu işaretten sonrasına inen her mezarda, bizim aradığımız adam olabilir. - Bir şeyler buldum galiba. | Open Subtitles | حسناً ، إذا كانَ هناكَ اي شئ اعلى او اسفل من هذه العلامة فهو رجلنا وجدتُ شيئاً هنا |
Tuzağa düşen üç kişi hakkında biraz önce ilginç şeyler buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت أشياء هامة جداً بشأن الثلاثة أشخاص الواقعين في الفخ. |
- ...bir şeyler buldum. - Sam hakkında mı yoksa Tony Barnes mi? | Open Subtitles | ربما قد أكون وجدت شيئا عن سام او بارنيز ؟ |
Sanırım annemin dosyası ile ilgili yeni bir şeyler buldum. | Open Subtitles | أعتقد أنّه لديّ بعض المعلومات الجديدة التي تخص قضية أمّنا |
Ben, uh, çaydanlık bulamadım, ama başka cool şeyler buldum. | Open Subtitles | لم أستطع العثور على الإبريق لكنني وجدت بعض الأشياء الرائعه |
Sanırım çılgın gözlü ile ilgili bir şeyler buldum. | Open Subtitles | إذن، لقد وجدت شيء بشأن "ذات العين الساحرة" |
Tavan arasında güzel şeyler buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت شيء بارد جدا في العلية. |
Kimse görmemiş onu daha önce. Bir şeyler buldum. | Open Subtitles | لم يراها أحد قط، ولكني وجدت شيء آخر |
Komiser, burada bir şeyler buldum. Aşk mektupları. | Open Subtitles | يبدو أننى قد وجدت شيئاً هنا يا كابتن ، بعض الرسائل الغرامية |
Sanırım bu sınıfa uygun bir şeyler buldum. Şekli uygun görünüyor. | Open Subtitles | أعتقد أنى وجدت شيئاً يتماشى كثيراً مع خذا الصنف التخطيط يبدو صحيحاً |
İnternette bilmeniz gerekeceğini düşündüğüm şeyler buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت شيئاً على الشبكة يجب أن تكوني على علم به |
Bak, asıl olay şu, yavaş yavaş dosyaları yeniden oluşturuyor, ve burada bir şeyler buldum. | Open Subtitles | اسمع، المقصد أنّي أعدتُ بناء الملفات ببطء، ولقد وجدتُ شيئاً هنا. |
Böldüğüm için üzgünüm Mantar Kafa ama bir şeyler buldum. | Open Subtitles | آسفة لإزعاجك، لكنّي وجدتُ شيئاً يا رجل الكمأة. |
Hiç şaşırmadım ama ben ilginç şeyler buldum. | Open Subtitles | لا تُوجد مُفاجأة هناك، لكن وجدتُ شيئاً مُثيراً للإهتمام. |
Tuzağa düşen üç kişi hakkında biraz önce ilginç şeyler buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت أشياء هامة جداً بشأن الثلاثة أشخاص الواقعين في الفخ. |
İnternette şu üçgen sembol ve cadılar toplantısı hakkında manyak şeyler buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت أشياء مجنونة علي الأنترنت عن رمز المثلث وموضوع المس هذا |
Mikhail'in Anatoly Motinkin takma adıyla ilgili internette bazı şeyler buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت شيئا ما في سجلات إنترنت الإسم المستعار لـ ميخائيل اناتولي موتينكين |
Kamera kayıtları, Sanırım bir şeyler buldum. | Open Subtitles | فلم المراقبه اعتقد اني وجدت شيئا |
Askeriyenin TSSB'den muzdarip askerlerle nasıl başa çıktığıyla ilgili şeyler buldum. | Open Subtitles | لديّ بعض المعلومات عن طريقة معاملة الجيش للجنود المصابين بإضطرابات ما بعد الصدمات |
Sanırım sizi ilgilendirecek oldukça ilginç şeyler buldum. | Open Subtitles | أعتقد بأنّي وجدت بعض الأشياء المُمتعة لك. |
Takım elbiseni giy gel. Seni araştırdım. Boktan şeyler buldum. | Open Subtitles | أجريت بحثاً عنك وقد وجدت بعض الأمور |
Çok iyi gitmedi ama senin isimlerden biriyle ilgili bir şeyler buldum. | Open Subtitles | ليست على نحوٍ طيّب، ولكنّي وجدت شيئًا بخصوص أحد أسمائك. |
Mutfakta kalmış bir şeyler buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت بعض بواقي الطعام في المطبخ |