Sana sorduğum şeyler hakkında bana samimi olarak cevap ver, tamam mı? | Open Subtitles | وإن سألتك عن شيء .. ستصدقني القول ، أليس كذلك ؟ |
Sana sorduğum şeyler hakkında bana samimi olarak cevap ver, tamam mı? | Open Subtitles | وإن سألتك عن شيء .. ستصدقني القول ، أليس كذلك ؟ |
Tek tarafı olan şeyler hakkında konuşmayı gerçekten çok isterim. | TED | كم أود الحديث عن أشياء ليس لها سوى بعد واحد. |
Ve onları dinlediğinizde, sevdikleri ve sevmedikleri şeyler hakkında da söyleyecek bir sürü sözleri var. | TED | وعندما تستمع إليهم، فان لديهم أيضاً الكثير ليقولونه حول ما أعجبهم وما لم يعجبهم، |
Buraya geldiğimiz zaman yapmak istediğimiz şeyler hakkında konuşarak tüm zamanını harcadın. | Open Subtitles | أمضيت معظم الوقت تتكلّم عن الأشياء التي ستفعلها عندما تصل إلى هنا |
Yani, olmayan şeyler hakkında kavga etmek çok saçma. | Open Subtitles | أعني, أمر جنوني أننا تجادلنا بشأن أشياء تخيليه |
Bugün, polislerin küçük şeyler hakkında yalan söylediğine inandırdık yarın da büyük şeylerde yalan söylediklerine inandıracağız. | Open Subtitles | اليوم نجعلهم يفكرون بأن الشرطة كذبوا بشأن أمور بسيطة، وبحيث أن نقوم غداً بجعلهم يرون أن الشرطة كذبوا بشأن أمور كبيرة. |
Çoğu insan zor şeyler hakkında konuşmayı sevmez. | Open Subtitles | الكثير من الناس لايريدون التحدث عن الاشياء الصعبة |
Bak, buradaki herkes, Lee'nin sana yaptığı şeyler hakkında kendini kötü hissediyor. | Open Subtitles | انظر. يَشْعرُ كُلّ شخصُ هنا بالفظاعه عن ما فعلناه اليك |
Önceden, yapılması gereken şeyler hakkında ne düşündüğümü söylemedim. | Open Subtitles | أنا لَمْ أَجْعلْ الأمر واضحاً كَمْ أَشْعرُ حول الأشياء التي يَجِبُ أَنْ تُعْمَلَ. |
Kimya fabrikasında olacak kötü şeyler hakkında konuştum. | Open Subtitles | أنا اتحدّث عن شيء سيئ سيحدث في المصنع الكيميائية. |
- Onun başka şeyler hakkında konuşmasını sağla. | Open Subtitles | في المرة القادمة كنت انظر اليه، في محاولة للحصول عليه نتحدث عن شيء آخر. |
Daha geçerli bir şeyler hakkında konuşmalıyım. | Open Subtitles | وماذا بهذا ألخطاب ؟ أعتقد يجب أن أتحدث عن شيء ما لة علاقة قليلة |
Benim ilgimi çeken şeyler hakkında konuşmayı çok isterim, fakat sanırım, benim ilgimi çeken şeyler diğer insanların ilgisini pek çekmiyor. | TED | وأود فعلاً الحديث عن أشياء تثير اهتمامي ولكن، لسوء الحظ، أشك أن ما يثير اهتمامي لن يثير اهتمام الآخرين. |
Ve zaman akıp giderken, başka şeyler hakkında daha fazla öğrendim, sanırım sonuçlar kadar biraz daha iyi işe yarayacaktı. | TED | وبينما يمر الوقت، تعلمت أشياء أكثر عن أشياء أخرى، أعتقد أن الأمور تحسنّت أكثر بقليل، كما هو حال النتائج. |
Makinelerimiz kendini tanıdığı zaman olacak şeyler hakkında sefil vizyon noksanlığı yoktur ve onlar bize karşı isyan etmeye ve saldırı düzenlemeye karar verirler. | TED | لن تقلّ تلك النظرات اليائسة حول ما يحدث عندما تصبح آلاتنا واعية بذاتها، و قررت أن تثور، وتنسّق هجمات ضدنا. |
Oğlumdan o mektubu aldığımda, bir günlük tutmaya başladım çocukluğumda ve hapiste yaşadığım şeyler hakkında ve bunun bana yaptığı da aklımı telafi etmek fikrine açtı. | TED | عندما حصلت على تلك الرسالة من ابني، بدأت في كتابة يوميات عن الأشياء التي مررت بها في طفولتي وفي السجن، وذلك قد فتح عقلي لفكرة الغفران. |
Değiştiremeyeceğim şeyler hakkında endişelenmeyi bıraktım. | Open Subtitles | لقد قررت أن لا أقلق بشأن أشياء لا أستطيع تغييرها |
O yüzden anlamadığın şeyler hakkında konuşma. | Open Subtitles | لذا لا تتحدثي معي بشأن أمور لا تفهمينها, مفهوم؟ |
Yapabileceğim şeyler hakkında hiçbir bilginiz yok Bayan Bloom. | Open Subtitles | ليس لديك اى فكرة عن الاشياء التى يمكننى ان افعلها, سيدة بلووم |
Konuşmak istediğim şeyler hakkında konuşmak istiyorum, ve... acele ettirilmek de istemiyorum. | Open Subtitles | انا اريد ان اتكلم عن ما اريد ان اتكلم بشأنه |
Şarkı seçmek yerine, hepimiz teker teker Glee kulübündeki sevdiğimiz şeyler hakkında konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | هل تعتقد أنه بدلا من ترشيح الأغاني نستطيع أن نذهب جميعا في أرجاء الغرفة و نتحدث حول الأشياء التي أحببناها |
Öyle şeyler düşünüyorum ki gerçekte var olmayan şeyler, orada olmayan şeyler hakkında çılgınca düşünceler... | Open Subtitles | تأتينى هذه الأفكار أفكار مجنونة حول أشياء قد لا تكون موجودة حقاً |
Annem muhtemelen böyle şeyler hakkında asla konuşamazdı. | Open Subtitles | مامـا .. لا يمكنها التحدث بأية حال عن أي شيء من هذا النوع. |
Biz öldükten sonra olacak şeyler hakkında neden endişelenelim ki? | TED | كيف يمكنك الإهتمام بشئ أقل عن شئ يحدث بعد أن نموت؟ |
Kitabın nerede basıldığı, yazarın kim olduğu ne zaman basıldığı gibi şeyler hakkında bilgimiz var. | TED | لدينا معلومات حول أمور مثل أين تم نشره، من كان المؤلف، متى تم نشره. |
O gibi şeyler hakkında endişelenmesine hiç gerek yok. | Open Subtitles | فإنه لا داعي للقلق حول اشياء من هذا القبيل |
Maddesel şeyler hakkında konuşmak konusunda gerçekten iyiyiz, ama duygular hakkında konuşmada gerçekten kötüyüz. | TED | نحن بارعون حقاً في الحديث عن الأمور المادية، ولكننا فاشلون للغاية في الحديث عن المشاعر. |