Atlantic City'deki bazı şeylerin değiştiğini. | Open Subtitles | الأمور تتغير في "أتلانتيك سيتي". |
New York Times'da, Avusturya'da bir şeylerin değiştiğini okudum. | Open Subtitles | لقد قرأت في صحيفة "نيويورك تايمز" أن الأمور تتغير في (النمسا) |
- Bir şeylerin değiştiğini sanıyordum. | Open Subtitles | فكرت الأمور تتغير. |
Son geldiğinde ona karşı davranışlarımı görünce aramızdaki bazı şeylerin değiştiğini sanmış. | Open Subtitles | ، قال أن سلوكي نحوه في زيارته الأخيرة . أعطاه الأمل في أن الأمور تغيرت بيننا |
Aramızdaki şeylerin değiştiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أن الأمور تغيرت بيني وبينك، صحيح ؟ |
Nucky'i bul, ona bazı şeylerin değiştiğini söyle. | Open Subtitles | واذهب لتخبر "ناكي" أن الأمور تغيرت. |