"- henüz" - Translation from Turkish to Arabic

    • لحد الآن
        
    • لم
        
    • ليس بعد
        
    • بعد لا
        
    • حالياً هذا ما
        
    - Henüz konuşamadım. Open Subtitles حَسناً، أنا ما كُنْتُ قادر على إجلبْ نفسي لأعْمَلُ هو لحد الآن.
    - Bilmiyorum. - Henüz ikinci kabuğu düzlemedim. Open Subtitles لا اعرف اني لم اطوى القشرةَ الثانيةَ لحد الآن
    - Şimdiye kadar, kimse öldürdü aldı... - Henüz değil zaten. Open Subtitles .. لحد الآن ، لم يُقتل أي ليس بعد على كل حال
    - Henüz işi bitmemiş. - En az 30 yaşındadır. Open Subtitles ـ أنها لم تمت ـ أنها على الأقل في الثلاثين
    - Buffy, bu bizi senden daha çok yaralıyor. - Henüz değil, ama yaralayacak. Open Subtitles هذا يؤذينى أكثر مما يؤذيكى ليس بعد ، لكن سيحدث
    - Henüz bana ateş etmediler ama. Bu tarafı kuşattıklarını sanmıyorum. Open Subtitles لم يطلقوا النار علي بعد لا اعتقد أنهم يؤمّنون هذا الجانب
    - Henüz başım belada değil, desene. Open Subtitles لستُ في ورطة حالياً هذا ما تعنين
    - Dikkat çekmemeye çalışıyorum. - Henüz bir şey yapmadık. Open Subtitles ـ أجل أجل لكني أحاول أن أبقى بعيداً عن الأنظار ـ نحن لم نفعل شيئاً لحد الآن ياصاح
    - Teşekkürler Şef. - Henüz kimseye söylemedik. Open Subtitles ــ شكراً , أيّها القائد ــ نحن لن نعلن هذا الخبر لحد الآن
    - Henüz belli değil, ama artık bunun cinayet soruşturması olduğunu biliyoruz ve hemen Damian'ın kardeşiyle konuşmalıyız. Open Subtitles أنه غير واضح لحد الآن ولكن الآن بتنا نعلم أن هذا تحقيق في جريمة قتل أريد التحدث الى شقيق داميان بأسرع وقت ممكن
    - Henüz canım dans etmek istemiyor. - Elbette. Open Subtitles أنا لا أشعر بأنى أريد الرقص لحد الآن
    - Henüz elime geçmedi. Open Subtitles - أنا ما كُنْتُ قادر على الحُصُول عليهم لحد الآن.
    - Henüz çıkmadı. Open Subtitles هي لم تخرج لحد الآن. هَلْ هي بخير؟
    - Henüz hazır mıyım bilmiyorum ki. Open Subtitles - أوه، أنا لا أَعْرفُ إذا أَنا مستعدُّ لحد الآن.
    - Henüz tüm detaylar üzerinde çalışamadık. Open Subtitles لم نكتشف جميع التفاصيل لحد الآن.
    - Henüz bilmiyorum. Open Subtitles ـ أنا لا أَعْرفُ لحد الآن
    - Evet, bunu kanıtlamak gerekiyor. - Henüz bu şansı yakalayamadım. Open Subtitles حسنا؛ الصعوبة هي أثبات ذلك وأنا لم يحالف الحظ في ذلك
    - Henüz karar vermemişti. Biraz zor bir mesele sonuçta. Open Subtitles لم يكتشف أيّ خطط بعد إنّه أمر جلل، كما تعرفين؟
    - Ebu Salim'le konuştun mu peki? - Henüz değil. Open Subtitles ـ وهل تكلمت مع أبو سليم بشأن ذلك ـ لا ليس بعد
    Hemen dönerim. Bekle, Piku-Han - - Henüz dövüşümüz bitmedi... Open Subtitles إنتظر لحظة لم ننتهي من النهائياتِ بعد لا أُريدُ أن آخذَ تعويضً عن القتال هذه ليست طريقةً عادلة بالفوز بحِزام البطولة
    Sende Hepatit olabilir. - Bir şey yok mu? - Henüz yok. Open Subtitles قد يكون لديك الالتهاب الكبدي لا شىء بعد لا
    - Henüz başım belada değil, desene. Open Subtitles لستُ في ورطة حالياً هذا ما تعنين

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more