Biraz farklı birşey yapmaya ve çok aşina olduğumuz lezzetleri dönüştürmeye karar verdik -- bu durumda, havuçlu kekimiz var. | TED | لقد قررنا ان نقوم بشيء مختلف وأن نقوم بتحويل للنكهات التي كانت شائعة جداً .. في هذه الحالة لدينا فطيرة الجزر |
Ve bu süreci ta ki yürüyen bir şeye sahip olana kadar tekrar ve tekrar yapıyorsunuz -- bu durumda, bu şekilde düz yürüyene kadar. | TED | وعليك تكرار هذه العملية مرارا وتكرارا حتى يصبح لديك شيء يعمل -- في هذه الحالة ، في خط مستقيم كهذا |
Arz ve talep birbirine eşitken her şey yolundadır, ancak arz düştüğünde -- bu durumda oksijen oluyor -- ve talep yüksek kaldığında, ölüyorsunuz. | TED | وعندما يكون العرض مساويًا للطلب، فإن كل شيء على ما يرام، ولكن حينما يقل العرض-- في هذه الحالة من الأوكسجين-- ويظل الطلب مرتفعًا، فستموت. |
Her hastaya özel tedavi uygulanmasının istendiği, kişiselleştirilen ilaçlarla olduğu gibi, bizim yapmak istediğimiz şey de tek tek bitkilerin modellerini geliştirmek ve sonra çiftçiye her bitkinin ne tür bir girdiye ihtiyacı olduğunu söylemek -- bu durumda girdiler, su, gübre ve tarım ilaçlarıdır. | TED | تماما مثل الطب البشري، قد تتخيلون أننا نريد علاج كل مريض على حدة، لكن ما نود فعله، أننا نريد بناء نماذج فردية للنباتات ثم نخبر المزارع بما تحتاجه كل نبتة. في هذه الحالة النبتة تحتاج ماء وسماد ومبيدات حشرية. |
Bunu ölçmek ilginç bir durum: düşen su size şu fikri veriyor: "Brooklyn tam olarak şu kadar -- bu durumda Brooklyn ile Manhattan arasındaki mesafe, aşağı East River bu kadar büyük. | TED | إضافة مقياس لذلك شئ مثير: فجأة تعطيك المياة المتساقطة معنى ل ، " أوه، بروكلين بالضبط بهذا الحجم -- المسافة بين بروكلين ومانهاتن، في هذه الحالة إن أسفل النهر الشرقي كبير." |