Odaklanma zihin açıklığı gerektirir ki o da şu anda sende olmayan bir şey. | Open Subtitles | يتطلَّب تركيزًا والتركيز يتطلَّب صفاء الذهن، وهذا ما تفتقرين إليه حاليًا. |
Bilmiyorum, açıklığı hoşuna gidiyormuş. | Open Subtitles | ألديك تأمين؟ إنه يحب صفاء الذهن |
İlaç, sadece vücudumu güçlendirmedi bana zihin açıklığı da verdi. | Open Subtitles | العقار لم يعمل على تقوية جسدي فحسب... لقد منحني صفاء العقل. |
Belirsizlikte açıklığı çıkar. | Open Subtitles | و أسبر الأغوار |
Belirsizlikte açıklığı çıkar. | Open Subtitles | و أسبر الأغوار |
Koç Tucker'ın bu konudaki açıklığı mı sana ortaya çıkacak cesareti aşıladı? | Open Subtitles | هل كان أنفتاح المدرب (تاكر) هو الذي أعطاك الشجاعة أن تقوم بالبوح بشذوذك ؟ |
Koç Tucker'ın bu konudaki açıklığı mı sana ortaya çıkacak cesareti aşıladı? | Open Subtitles | هل كان أنفتاح المدرب (تاكر) هو الذي أعطاك الشجاعة أن تقوم بالبوح بشذوذك ؟ |
Bu yüzden tasarımcılar fotoğraf çekmek veya odağı ya da açıklığı değiştirmek gibi diğer şeylerle ilgilenirken parametreleri değiştirmenizi sağlayan arayüzler yaratmakta çok usta hâle geldiler. | TED | وهكذا أصبح المصممون بارعين جداً في صنع الواجهات التي تسمح لك بالتلاعب بالعوامل المتغيرة بينما تهتمُ بأشياء أخرى، مثل أن تلتقط صورة وتغير البؤرة أو الفتحة. |
Tanrı zihin açıklığı versin. | Open Subtitles | صفاء العقل |
Merceğin, enfeksiyonu önlemek için açıklığı kapatan, ışık duyarlılığını ve ışığın işlemden geçmesini en iyi hale getiren sıvıyla gözün içinin dolmasına imkan veren şeffaf hücrelerden evrimleştiği düşünülüyor. | TED | ويعتقد أنها قد تطورت من خلال خلايا شفافة تغطي الفتحة لمنع العدوى، بالسماح لداخل العين بالامتلاء بالسوائل التي تحسن الحساسية للضوء والمعالجة |