2006'nın sonbaharı idi. Apple'ın neden bir cep telefonu yapmayacağını açıkladım. | TED | كان ذلك في خريف 2006 وضحت لماذا لن تقوم شركة ابل بعمل هاتف نقال |
Ona eyaletimizin saygın yurttaşları hakkında hissettiklerimizi açıkladım. | Open Subtitles | لقد وضحت له كم نقدر سكّان ولايتنا المحترمين |
Onlara, kardeşlerinin önemli bir davada ana şahitler olduğunu açıkladım. | Open Subtitles | لقد أوضحت له أن أختيكِ هما الشاهدتان الرئيسيتان فى محاكمة رفيعة المستوى |
Durumu onlara açıkladım ve gönüllü oldular, ama bu da yetmiyor. | Open Subtitles | نعم . لقد شرحت الوضع فتطوعوا , ولكن هذا ليس كافياً |
Evet ama durumu açıkladım. | Open Subtitles | دخل عليك فجأة في وقت الغداء نعم, ولكنني فسرت الأمر |
Elbette gerekiyor. Size her şeyi dün açıkladım. | Open Subtitles | بالطبع هذا ضروري قد شرحتُ الأمر لكِ البارحة |
Bu talebi hiç beklemediğimi ve karşısında biraz gözümün korktuğunu açıkladım. | Open Subtitles | فسّرت له بأنني لم أكن أتوقع هذا الطلب و لقد شعرتُ بالرهبة قليلاً في مواجهة ذلك |
Seldom'a gidip teorimi açıkladım. | Open Subtitles | ذهبت لسيلدوم شرحت له و طلبت منه أن يساعدني |
Sana bunu açıkladım, duygusaldan daha fazla | Open Subtitles | لقد اوضحت هذا لك انها اكثر من امور عاطفيه |
Ben zaten açıkladım Çok iyi Kürklü şey. | Open Subtitles | قمت بالفعل بتوضيح الامر بموضوع الملابس الداخلية |
Şimdi, sana açıkladım, Charlie, en azından denedim. | Open Subtitles | الآن , وضحت لك هذا ياتشارلي على الأقل حاولت |
Sadece patronunu bulmamızın hem onun hem de bizim iyiliğimize olduğunu açıkladım. | Open Subtitles | لكنني وضحت له أنه من الأفضل له ولنا ايجاد رئيسه. |
Sana basit bir biçimde açıkladım, değil mi? | Open Subtitles | لقد وضحت لك الأمر ببساطة ألم أفعل؟ |
- Sana daha önce de açıkladım. Özür de ne demek? | Open Subtitles | لقد أوضحت لك سابقاً، ما الذى تعنيه بآسف؟ |
İlk başta ödüm patlamıştı, ama sakince ona bir resim projesi üstünde çalıştığımı açıkladım ve umursamaz gibi göründü ve ben de böylece devam ettim ve kameramın zamanlayıcısını kurdum ve ileri geri koştum. | TED | كنت مرعوبة في البداية، إلا أني أوضحت له بهدوء عن أنني أقوم بعمل فني ولم يبدو عليه الإعتراض لذا واصلت عملي وضبطت آلة تصويري على المؤقت الذاتي وركضت منها وإليها. |
Ona Roadhouse'da beklediğinizi açıkladım ama yine de konuşmak istiyor. | Open Subtitles | أوضحت له بأنك في مهمة عند "رودهاوس" ولكنه مصرّ على التحدث معك |
- Dr. Sugar'a ikinizin de kendi kalbinizin ve ciğerlerinizin olduğunu açıkladım. | Open Subtitles | لقد شرحت للطبيب شوغار بأن كل واجدة منكما لها قلب و رئتان |
Hayır. Anlamı olmadığını açıkladım. | Open Subtitles | لا , لقد شرحت لها بأنه ليس هناك فائدة من ذلك |
Ben... Sekreter yeniydi ve ona açıkladım. | Open Subtitles | السكرتيرة كانت جديدة وقد فسرت لها.. |
Ona artık senin turtaların olmadığını açıkladım. | Open Subtitles | فسرت له أنها ليست فطائرك بعد الآن |
Ona evinde yaralanmış bir avukat olduğumu açıkladım sadece. | Open Subtitles | لقد شرحتُ له أنيمحامي والذي جُرحَ في ممتلكاته |
Ama parmak izini açıkladım ve eminim ki şimdiye çoktan araştırmışsınızdır. | Open Subtitles | ولكني فسّرت طريقة وجود بصمتي -والآن ، متأكّد أنّكِ تحققتِ من قصّتي |
Senin bir beyinsiz olduğunu açıkladım. | Open Subtitles | لقد شرحت له أنك كنت غبياً و أريته ابتسامتي التي لا تقاوم |
Ona açıkladım ama sanki sadece... | Open Subtitles | لقد اوضحت الآمر اليها |
- Ben durumu açıkladım ve tatmin oldular. | Open Subtitles | قمت بتوضيح ما حدث وقد تقبلوا الأمر |
Ona tecrübemi şöyle açıkladım: Bir jüri olarak görev yaparken birisine idam cezası vermiştim. | TED | لذا شرحت لها تجربتي على هذا النحو: أنني كنت قد حكمت على شخص بالموت عندما خدمت في هيئة المحلفين. |
Ve sizinle yaptığımın aynısını onlarla da yaptım, ve her şeyi onlara anlattım ve açıkladım. Ve sonunda delicesine alkışlamaya başladılar. | TED | وقد قمت تماما بما قمت به معكم ومن ثم أخبرتهم .. وشرحت لهم كل ما سبق .. وفي النهاية جُن جنونهم .. وأخذوا يصفقوا و يصفقوا .. |