Bazı durumlarda matematiğin tarihsel güçleri açıklamamıza ve açıklamalar önermemize yardımcı olduğu bile oluyor | TED | في بعض الحالات، تستطيع الرياضيات أن تساعد في تفسير أو اقتراح تفسيرات للقوى التاريخية. |
Rengi, garip şekli, hareketi... farklı açıklamalar getirebilir. | TED | اللون والشكل الغريب والحركة المتقلبة قد تكون هناك تفسيرات أخرى. |
Evet, doğal açıklamalar zayıftı, biz de meraklıydık. | TED | نعم، كانت التفسيرات الطبيعية واهية، والآن يتملكنا الفضول. |
Ve güzelim matematiksel açıklamalar sadece kendi tatminimiz için değiller. | TED | كما أن التفسيرات الرياضية الجميلة ليست لمتعتنا فقط. |
Ciddi sonuçları olabilecek açıklamalar ön görüyorsunuz. Bir virüs, video kamerada görünmeyecek kadar küçüktür. | Open Subtitles | أنتِ تأخذين اعتبار تصريحات ذات وقع قوي الفيروس أصغر من أن يُرى على كاميرا فيديو |
Güneş'in merkezde olduğu bu açıklamalar o zamanki en cüretkâr olanlardı. | Open Subtitles | كانت الميزة الجريئة بهذا التفسير هو فكرة أن الشمس هى مركز الكون |
Ancak, umuyorum ki, Sayın Başkan, umuyorum ki, Artık daha fazla bu tür açıklamalar duymayacağız; | Open Subtitles | لكنني آمُل يا حضرة رئيس اللجنة أتمنى أن لا نسمع المزيد من التعليقات تعليقات بلا قيمة و غير مبررة |
açıklamalar çeneni kapaman yönünde. | Open Subtitles | -''! التّعليمات تقول ''أصــمـتي |
Tüm fenomenler için doğal açıklamalar aramanın bir yolu. | TED | انها طريقة للبحث عن تفسيرات طبيعية لجميع الظواهر. |
İnsanlar daima doğal açıklamalar bulmak istiyor. | Open Subtitles | الناس يريدون ائما البحث عن تفسيرات منطقيه. |
Öğrencilerimden daha akla yatkın açıklamalar getirmelerini bekliyorum. | Open Subtitles | آمل أن يخرج طلابي بأكثر من تفسيرات معقولة |
Ama önce bazı açıklamalar duymak istiyorum senden genç efendi. | Open Subtitles | لكن اولاً, اود ان اسمع تفسيرات, ايها الشاب. |
Hayır, değil. Başka açıklamalar da bulabiliyorum. | Open Subtitles | كلّا، ليس الوحيد بوسعي التفكير في تفسيرات أخرى |
Yüce amaçla bizi birleştiren inançları kutsallaştırmak için kozmolojik açıklamalar aramaya mahkumuz. | TED | نحن مجبولون للبحث عن التفسيرات الكونية، ولتقديس المعتقدات التي توحدنا في سبيل غرض سامٍ. |
Çünkü basit açıklamalar olmadığı halde kontrolümüz varmış gibi gösterirler. | Open Subtitles | لأن التفسيرات البسيطة تجعلنا نشعر كأننا لدينا سيطرة عندما لا يكون لدينا |
Kolera değilse, nette yaptığım basit araştırmaya göre sırasıyla olasılığı azalan diğer açıklamalar şu şekilde Hirschsprung Hastalığı, gıda zehirlenmesi 10 metrelik bir bağırsak kurdu veya kasımpatı lahanasının yanlışlıkla sindirilmesi. | Open Subtitles | ان لم يكن كوليرا فطبقاً لبحث انترنتيّ سريع التفسيرات الأخرى المحتملة |
Yine de gerçeği açığa çıkaran öz-imlemeler, olumsuz dil, basit açıklamalar ve karmaşık ifadeler gibi ipuçlarının | TED | لكنه ما زال المفيد أن نكون على بينة من الأدلة المنبهة، مثل قلة الإشارة الشخصية، اللغة السلبية، التفسيرات البسيطة والصياغة الملتوية. |
Yapmamamız gereken açıklamalar yaptık ve bunun için sizden özür diliyorum. | Open Subtitles | وأصدرنا تصريحات ما كان ينبغي أن تصدر وأود الإعتذار منك بشأن هذا وآمل أن تقبل إعتذاري |
Kaba bir dil kullanarak kötü açıklamalar yapmak. | Open Subtitles | تصريحات وقحة استخدام لغة قذرة |
Ne kadar tuhaf olduğu önemsiz, basit açıklamalar hep en iyisidir. | Open Subtitles | مهما كان غريب، التفسير الأفضل دائماً أفضل. |
Evet, bazı açıklamalar talep ediyorum. | Open Subtitles | صحيح أطلب بعض التفسير |
- Bu tip açıklamalar da pek yardımcı olmuyor. - Evet. | Open Subtitles | تعليقات كهذه لا تساعد أجل |
açıklamalar çeneni kapaman yönünde. | Open Subtitles | -''! التّعليمات تقول ''أصــمـتي |