| Bu olaydan haberim yok ama eminim bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | لست متأكداً من ذلك ولكني متأكد من أن هناك تفسير. |
| Hadi, burada kalamayız. Bak, buradaki her şey için bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | هيا , لآ يمكننا البقاء هنا لابد من أن هناك تفسير لكل هذا |
| Eminim bir açıklaması vardır, ama onun da inandığına inanıyorum. | Open Subtitles | أنا متأكدة من وجود تفسير ولكني أؤمن بما تؤمن هي |
| Hayalet hikayelerini herkes gibi bende seviyorum ama bu olayın uzaylı yaratığın dirilmesinden daha iyi bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | أنا أحبّ قصص الأشباح أيضاً، لكن لا بد من وجود تفسير منطقي لعودة وحش فضائي للحياة. |
| Mutlaka bunun bir açıklaması vardır ya da sen bir ucubesin. | Open Subtitles | من الواضح انه سيكون هناك تفسيراً لذلك عدا من انك وحش؟ |
| Eminim ki çok basit bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | أنا متأكد انه يوجد تفسير بسيط ممتاز |
| Eminim bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | أعتقد أنهم تفهموا هذا |
| Eminim bir açıklaması vardır. Bunu yapmak zorunda olduğumuzu sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا واثقة بأن هناك تفسير للأمر لا أظن أن علينا القيام بذلك |
| Bunların bir açıklaması vardır diye umuyordum, efendim ama Sydney'e sorunca söyleyemedi. | Open Subtitles | صلّيت، سيد، ذلك كان هناك تفسير. لكن عندما واجهت سدني، كان عندها لا شيئ. |
| Bu gece olan herşeyin mantıklı bir açıklaması vardır, değil mi? | Open Subtitles | هناك تفسير لكل شيء حصل هنا الليلة بالتأكيد |
| Kendime, bunun bir açıklaması vardır dedim. Clark bunu asla yapmaz. | Open Subtitles | ظللت أقول إن هناك تفسير آخر فلن يفعل كلارك هذا |
| Eminim, bunun mantıklı bir açıklaması vardır, ama beni tanırsın. | Open Subtitles | وأنا متأكدة من وجود تفسير منطقي , لكنك تعرفني |
| Bak, eminim ki, kusursuz mantıklı bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | اسمع، أنا متأكدٌّ من وجود تفسير معقول لكلِّ هذا. |
| Cevap vermemesinin mantıklı bir açıklaması vardır kesin. | Open Subtitles | لابد من وجود تفسير منطقي عن سبب عدم إجابته. |
| Yani, belki masumane bir açıklaması vardır. Gerçekten mi? Peki, bu ne olabilir? | Open Subtitles | حسنا.دعنا.دعنا نفكر.اقصد من الممكن ان يكون هناك تفسيراً بريئاً |
| Pekala, eminim bunun bir açıklaması vardır. Kesin vardır. | Open Subtitles | حسناً, أنا متأكده من أن هناك تفسيراً معقولاً لذلك. |
| Eminim bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | - لقد حدث. - أنا متأكد أنه يوجد تفسير لذلك. |
| Belki de bu olayın daha basit bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | بساعة مضت ربما يوجد تفسير أبسط |
| Eminim bunun bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | أعتقد أنهم تفهموا هذا |
| Mutlaka bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | أنا متأكد من أن هُناك تفسيراً. |
| - Henüz sebebi bilmiyoruz ama eminim mantıklı bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | لا نعرف حتى الآن لكنني متآكدة ان هناك تفسيرا منطقيا تماما |
| Neden telefonunu açmıyor bilmiyorum. Eminim bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | اوه لا أعلم لماذا لايرد على هاتفه نعم حسناً بالتأكيد هنالك تفسير لذلك |
| Umarım bunların mantıklı bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | أأمل أن يكون هنالكَ تفسيراً منطقيّاً لكل هذا |
| Eminim ki bir açıklaması vardır. Oturun yerlerinize. | Open Subtitles | أنا واثق بأن لديه تفسير لذلك اجلسوا في أماكنكم |