| Her şeyi açıklayabilirim, isterseniz. | Open Subtitles | . أستطيع تفسير أي شيء . لو كنت ترغب بذلك |
| İki haftadır... gelmiyorum. açıklayabilirim. | Open Subtitles | لم أكن متواجد هنا لمدة أسبوعين هناك تفسير للك |
| Her şeyi açıklayabilirim. Onları senin eve götürüp kabini gösterebiliriz. | Open Subtitles | استطيع شرح كل شيء نستطيع اخذهم الى بيتك, واريهم الصندوق |
| - Her şeyi açıklayabilirim. - Tamam, anne. Birazdan aşağıda olurum. | Open Subtitles | أنا أستطيع أن أشرح كل شىء حسنا سأرجع بسرعة يا أمى |
| Bunu şöyle açıklayabilirim, ama önce matematiğin gerçek hayatta ve okulda nasıl göründüğü hakkında biraz konuşayım. | TED | دعوني اشرح هذا علي اولا ان اتحدث عن الكيفية التي يبدو عليها تعليم الحساب اليوم في العالم وفي النظام التعليمي |
| açıklayabilirim. Beni içeri davet et ve herşeyi anlatayım. | Open Subtitles | يُمكننيتفسيرذلك،فقطقوميبدعوتى للدخول ، و سأشرح لكِ كلّ شيء. |
| Kabul ediyorum, düşündüğün şey ama açıklayabilirim. | Open Subtitles | حسناً, إنه ما تظن، لكن يمكنني الشرح. |
| "Kaçak Suçlular"ın bu geceki bölümü bu kadar. İyi geceler ve güvenlikte kalın. Bayan Arness her şeyi açıklayabilirim. | Open Subtitles | اتصل بأقرب مكتب مبحث لديك يمكنني تفسير كل شىء مدام أنس |
| Bunu açıklayabilirim çünkü o kadını ben öldürmedim. | Open Subtitles | إسمع أستطيع تفسير هذا لأنني لم أقتل المرأة |
| Günlerce oturup neyi neden yaptığımı sana açıklayabilirim. | Open Subtitles | اسمع، بوسعي الجلوس هنا لأيام وأحاول تفسير سبب فعلي ما فعلتُه لكَ |
| O fotoğraf kafanı karıştırmış olmalı. Ama açıklayabilirim. | Open Subtitles | أعلم بأنّ الصورة حتماً أربكتكِ لكن بوسعي تفسير الأمر |
| Klasik bilim kurguyla Afrofütürizmin farkını en iyi bir ahtapot analoji ile açıklayabilirim. | TED | أستطيع شرح الفرق بين الخيال العلمي الكلاسيكي والمستقبلية الأفريقية بدقة، إن استخدمت تشبيه الأخطبوط. |
| Merdivenleri ve mutfaktaki sarışını açıklayabilirim. | Open Subtitles | لأني أستطيع شرح كل شيء . السلم و خبز القرفة و الشقراء التي في المطبخ |
| Bak, davranışımı yaşadığımız stresli dönemle ve sabrımın sonuna gelmemle açıklayabilirim. | Open Subtitles | إسمع سأحاول شرح سلوكي بقول أننا نعيش في وقت شديد |
| - Çocuklar durun! - Her şeyi açıklayabilirim. - Tamam, anne. | Open Subtitles | أنا أستطيع أن أشرح كل شىء حسنا سأرجع بسرعة يا أمى |
| açıklayabilirim eğer orada olsaydın,[br]onun acaip bir havası vardı asaleti vardı. | Open Subtitles | وتمثيلك مثل كل شيء جيد وانيق لااستطيع ان اشرح هل تسطيع ان تكون هناك كان عنده طبقة النبلاء |
| Nazikçe bana yer açarsanız, size vücudun taze ve soğuk suda daha geç çürümeye başlamasını açıklayabilirim. | Open Subtitles | لو أفسحتم لي المجال بلطف، سأشرح لكم أن الجثث لا تتحلل بسرعة كبيرة في المياه الباردة. |
| Clark, açıklayabilirim. | Open Subtitles | كلارك يمكنني الشرح |
| Bak, eğer sorun park cezalarıyla ilgiliyse her şeyi açıklayabilirim, tamam mı? | Open Subtitles | إنظر. إن كان هذا بشأن مخالفات السيارة يمكنني أن أشرح كل شئ. |
| Her şeyi açıklayabilirim. | Open Subtitles | أنا يمكن أن أوضّح كلّ شيء إليك. |
| Lana, üzgünüm. Anne, bekle, açıklayabilirim. | Open Subtitles | آسف جداً يا أمّي، يمكنني أن أوضح هذا يمكننا أن نحل هذا الخلاف |
| - ...beraber yemek yemeliyiz. Ona açıklayabilirim. | Open Subtitles | حتى يمكننا أن نتعرف ثانية يمكنني أن أفسر لها. |
| Evet, ama açıklayabilirim: Çok değerli birşey bu. | Open Subtitles | نعم, لكن يمكنني التوضيح إنها ثمينة جداً |
| Durun. açıklayabilirim. | Open Subtitles | تمهّل، يمكنني التفسير أتتكلّمان الإنجليزيّة؟ |
| Hangisi daha kötü bilmiyorum. Bayan Worthington, açıklayabilirim. | Open Subtitles | لا اعلم ايهما الاسوء انسة "وورثينكتن" استطيع الشرح |
| Bunu sana açıklayabilirim ama bir fark yaratmayacak. | Open Subtitles | بإمكاني ان افسر السبب ولكن هذا لن يشكل أي فارق |
| Baba, açıklayabilirim ama vaktim yok. Bu gerekliydi. Şifreyi sen de gördün. | Open Subtitles | أبي , أستطيع التفسير لكن ليس لدي الوقت لقد كان ضروريا , وقد رأيت الشفرة |