Dün ben de açıklayamadığım birşey gördüm. | Open Subtitles | و انا ايضا رأيت شيئا ليلة أمس لا أستطيع تفسيره |
Nedenini açıklayamadığım için zihnimi meşgul ediyordu ben de öğle yemeği sırasında biraz fazla mesai yaptım ve bir DNA buldum. | Open Subtitles | لذا انشغلتُ قليلاً بالأمر الذي لا يمكن تفسيره وقمتُ بالعمل الإضافي وقت الغداء و حصلتُ على تقرير الحمض النووي |
Tanrı'nın varlığına dair ölçülebilir bir kanıt yok, ama yine de o anda açıklayamadığım bir şeyle karşı karşıya geldim. | Open Subtitles | لا يوجد دليل ملموس على وجود الرب و مع ذلك في تلك اللحظة واجهت شيئا لم استطع تفسيره |
Hayır, açıklayamadığım şeyler yapan üç kişi oldu. Bir saniye. | Open Subtitles | لنجعلهم ثلاثة أشخاص يمكنهم فعل أشياء لا يمكن شرحها |
Anlatamadığım şeyler, açıklayamadığım şeyler var | Open Subtitles | أمور لا يمكنني التحدث حولها أمور لا يمكنني شرحها |
Hayatımda açıklayamadığım çok şey var. | Open Subtitles | كثيراً من أحداث حياتي الخاصة لا أستطيع تفسيرها |
Benim asıl açıklayamadığım kısım, nasıl olur da adamın eli adamın gömülmesi gereken yerden sekiz kilometre ötede bulundu ki? | Open Subtitles | ما لايمكنني شرحه ، هو كيفَ إنتهى الأمر بيده على بعد خمسة اميال من المكان الذي يفترضُ ان يدفنَ فيهِ |
- Phil'in ölümünden dolayı kendimi suçlu hissediyorum ve açıklayamadığım bir sebepten ötürü bu beni çok azdırıyor ve sonra "Çok kötüyüm, çok hatalıyım." diyorum ve bu azgınlığımı kuyruğunu yakalamaya çalışan köpekler gibi daha da artırıyor. | Open Subtitles | اشعر بالذنب لوفاة فيل ولسبب ما لايمكنني تفسيره هذا الامر يجعلني مثارة جدا |
açıklayamadığım bir şey gördüğümde, evet, cevap arıyorum. | Open Subtitles | ، عندما أرى شيئاً يصعب علىّ تفسيره أجل ، أبحث عن إجابات |
- Phil'in ölümünden dolayı kendimi suçlu hissediyorum ve açıklayamadığım bir sebepten ötürü bu beni çok azdırıyor ve sonra "Çok kötüyüm, çok hatalıyım." diyorum ve bu azgınlığımı kuyruğunu yakalamaya çalışan köpekler gibi daha da artırıyor. | Open Subtitles | اشعر بالذنب لوفاة فيل ولسبب ما لايمكنني تفسيره هذا الامر يجعلني مثارة جدا |
Ve içimde açıklayamadığım inanılmaz güçlü bir his var. | Open Subtitles | ولأن لديّ شعور قوي جدًا يتعذّر عليّ تفسيره. |
Ve içimde açıklayamadığım inanılmaz güçlü bir his var. | Open Subtitles | ولأن لديّ شعور قوي جدًا يتعذّر عليّ تفسيره. |
Dün açıklayamadığım birşey gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت شيئا ليلة أمس لا أستطيع تفسيره |
açıklayamadığım şeyler görmeye başladım ve delirdiğimi düşündüm. | Open Subtitles | لقد بدأت برؤية اشياء لم استطع شرحها واعتقدت باني سأجن |
Sana açıklayamadığım bazı şeyler var. | Open Subtitles | يوجد بعض الأشياء التي لا يمكنني شرحها لك |
Ve ona açıklayamadığım, ama değişmeyecek bir şekilde bağlandığımı söyledim. | Open Subtitles | وإنني... شعرت بإرتباط إتجاها... لا يمكنني شرحها ولكن ذلك لن يغيير الأمر |
açıklayamadığım şeyler oluyor bana. | Open Subtitles | أشياء لا أستطيع تفسيرها جايك, أعلم أن هذا قد يبدو جنوناً |
Başta aklımı yitirdiğimi sandım, sürekli açıklayamadığım şeyler görüyordum. | Open Subtitles | بالبداية خلتني أفقد عقلي. أستمرّ برؤية أشياء أعجز عن تفسيرها. |
Gördüğüm şey mümkün olsa bile açıklayamadığım bir şeye dayanan anlam veremediğim bir olayı tartışarak yine yalnız olacağım. | Open Subtitles | وحتى إذا اعتقدت أن ما رأيته جائز سأكون وحدي مجددًا من يجادل في قضية لا أفهمها مبنيّة على وقائع أعجز عن تفسيرها |
İyi bazan esrarengiz, bazan açıklayamadığım bir şey. | Open Subtitles | الخير شئ غير ملموس, شئ لا استطيع شرحه, |
Bay Bray açıklayamadığım bir şekilde ikinci bir mermi buldu. | Open Subtitles | وجد السيد (براي) جرح رصاصة ثانية لا أستطيع شرحه. |