açıklayamadığın bir şey? | Open Subtitles | أموراً لا يمكنك تفسيرها عندما تكون غاضباً أو خائفاً؟ |
açıklayamadığın şeyleri görmezden gelebiliriz sen de diğerleri gibi davranmayı deneyebilirsin ama bu gece yanan bir kulübede kısılı kalmış bir kız vardı ve senin içgüdün onu kurtarmaktı. | Open Subtitles | لا نستطيع كل الأشياء حولك تلك التي لا تستطيع تفسيرها تستطيع التصرف مثل الجميع |
Bir şeyler duymak hatta açıklayamadığın şeyler görmek. | Open Subtitles | سماعالأشياء, حتى رؤية بعض الأشياء التي لا يمكن تفسيرها |
Şu açıklayamadığın şeyler var ya umrumda bile değiller. | Open Subtitles | تلك الأمور التي لا يمكنك تفسيرها لا آبه بها |
Kendin de dedin, açıklayamadığın şeyler oluyormuş. | Open Subtitles | أعني ، قُلتِ بنفسك ، أن هُناك أشياء لا يُمكنكِ تفسيرها |
açıklayamadığın şeylerden biri. | Open Subtitles | أحد الأمور الأخرى التي لايمكنكِ تفسيرها |
Bir şeyler görüyorsun. açıklayamadığın şeyler. | Open Subtitles | انك ترين اشياء اشياء لا يمكنك تفسيرها |
açıklayamadığın bir yığın saçmalığa inanmaktan iyidir! | Open Subtitles | افضل من التسليم بأمور لايمكنك تفسيرها |
Biliyor musun, şüpheciliğini takdir ediyorum Margaret ancak sırf açıklayamadığın için gerçekliği inkar edemezsin. | Open Subtitles | أتعلمين شيئاً؟ إنني أقدر تشكككِ يا (مارغريت).. ولكن لا يمكنك نكران الحقيقة لمجرد أنكِ عاجزة عن تفسيرها. |
- açıklayamadığın hamleler yapıyorsun Will. | Open Subtitles | إنك تتوصل لنتائج لا يمكنك تفسيرها يا (ويل) |
açıklayamadığın hamleler yapıyorsun Will. | Open Subtitles | -إنك تقوم بوثبات تعجز عن تفسيرها. |
Demek açıklayamadığın bir şey yaşıyorsun. | Open Subtitles | إذاً فأنتِ تمرين بأمور تعجزين{\pos(190,240)} عن تفسيرها{\pos(190,240)}. |