Sadece ekonomide değil, aynı zamanda yaşam standartları açısından da. | TED | ليست الاقتصاديات وحدها و لكن ايضا من حيث الظروف المعيشية |
Asya, Afrika ve Güney Amerika'dan 15 ülke seçtik, Batı'nın dışında ve LGBT hakları açısından değişken yerler olsun istedik. | TED | قمنا باختيار 15 بلدا من آسيا وأفريقيا وأمريكا الجنوبية، بلاد من خارج الغرب والتي تتسم بتنوع من حيث حقوق المثليين. |
Bu sadece kamu sağlığı açısından kötü olan bir sistem değil; karanlıkta kalan yerel aileler için tehlike ortaya çıkartmaktadır. | TED | هذا نظام ليس سيئاً فحسب من وجهة نظر الصحة العامة؛ بل يعرّض العائلات المحلية للخطر تلك التي تبقى في الظلام. |
Hata kavramı şöyle işliyor: Bir jazz müzisyeninin bakış açısından, bir başkasının hatası hakkında konuşmak daha kolay. | TED | وبالتالي فكرة الخطأ: من وجهة نظر موسيقي جاز، من الأسهل أن تتحدث عن خطأ شخص آخر. |
İkinci soru ise, blog dünyası aslında bize ne sağlıyor, kolektif enformasyon açısından? | TED | السؤال الثاني، ماذا قد تفعل المدونات لنا من ناحية الوصول إلى فهم مشترك؟ |
İngilizce bir metnin görsel soyutlama bakış açısından böyle gözüküyor. | TED | هذا ما يبدو عليه نص بالإنجليزية من منظور تجريدي بصري. |
Marka açısından baktığınızda pek çok şeyi doğru yaptılar. | TED | وبهذا فإنه من المنظور التسويقي، فقد حصلوا على أشياء كثيرة صحيحة. |
Başka hiçbir organ, insan hayatında muhtemelen başka hiçbir nesne mecaz ve anlam açısından insan kalbi kadar ilham verici değil. | TED | لا يوجد أي عضو آخر، وربما لا يوجد أي شيء آخر في حياة الإنسان، كالقلب البشري من حيث استعماله في المجاز. |
Bağımsız bir sanatçı olarak albüm yayınlamak bugün olduğundan çok daha zordu, hem bilinirlik açısından, hem de pazarlama açısından. | TED | إن إصدار باقة كفنان مستقل، كان أصعب بكثير مما هو عليه هذه الأيام، سواء من حيث سماعها أو مجرد توزيعها. |
Ruh çağırma seansına geliş zamanı mı verdiği bilgiler açısından mı? | Open Subtitles | من حيث دقة مواعيد حضوره للجلسات,ام من حيث دقة استخباراته ؟ |
Yani planlama açısından bu senaryodaki belirsizlik zaten büyük. | TED | إذًا من حيث التوقعات، نسبة الشك بهذا الرسم البياني كبيرة فعلاً. |
Kontrast açısından gri arka planda mavi bağlantının çok işe yarayacağını anladılar ve insanlar bunu fark edebilecekti. | TED | لقد اكتشفوا أن هذه الوصلة الزرقاء على خلفية رمادية ستعمل بشكل جيد من حيث التباين، وسيكون الناس قادرين على رؤيتها. |
Popülarite açısından ilaç sektörü, sigara ve silah şirketleriyle atbaşı gidiyor. | TED | في الواقع، من حيث الشعبية، فإنها تتساوى في المرتبة مع شركات التبغ ومصنّعو الأسلحة. |
Kadın sağlığı, federal bir para toplamanın bakış açısından bazen popüler, bazen o kadar popüler değil. | TED | صحة النساء، من وجهة نظر التمويل الفدرالية تكون في بعض الأحيان ذات شعبية وفي بعض الأحيان لا تكون شعبية |
Fototerapi açısından, belki de en iyi davranış değildir. | TED | من وجهة نظر العلاج الضوئي، ربما ليس سلوكاً أفضل. |
Ve bu yüzden, hem Afrika için bir girişim olması açısından, hem de toplumsal yarar olması açısından, bunlar gerçek başarılar. | TED | ولذا، من وجهة نظر شركات لأفريقيا، ومن وجهة نظر الرعاية الصحية، فهذه نجاحات حقيقية. |
Yani bugün sorduğum, sizlerle beraber incelemek istediğim soru şu: Ne tür bir maymunuz? Cinselliğimiz açısından. | TED | إذا ما أطلبه اليوم .. السؤال الذي أريد ان أكتشفه معكم اليوم هو من أي نوع من القردة نحن من ناحية سلوكنا الجنسي؟ |
Anlamadığımız genetik faktörlerden biri de, kadın ve erkekler açısından gördüğümüz farklılıklardır. | TED | إن أحد العوامل الجينية التي لا نستطيع فهمها، بالمقابل ، هو الفرق الذي نراه من ناحية الذكور و الإناث. |
Bu grafikler zorlayıcı ve dalgalı, ama insanların bakış açısından aslında çok bir faydası yok. | TED | تلك الرسومات متموجة ومتحكم بها. ولكن من من منظور بشري، في الواقع ليست مفيدة جدا. |
Bu bakış açısından ne kadar çirkin gözüktüğünü anlayabiliyor musunuz? | TED | هل يمكن تفهم ذلك من هذا المنظور , يبدوا الامر مثيرا للحنق و الغضب ؟ |
Ve küresel ısınma açısından aslında muhtemel değil. | TED | و من منطلق التغير المناخي ، يصبح ذلك من الناحية العملية شيئا غير ممكنا. |
ve bu, gıda güvenliğinin gelişimini nasıl düşündüğümüz açısından çok önemli. | TED | وهذا أمرٌ بالغ الأهمية بالنسبة لطريقة تفكيرنا في تحسين أمننا الغذائي. |
Hepsinin ortak noktası, hastalarının için kalite açısından başarılarını gerçekten önemsiyorlar. | TED | الشيء الوحيد الذي لديهم في العموم هو أنهم يهتمون بما يحققون فيما يخص الجودة بالنسبة لمرضاهم. |
Toplumsal yapı nüfus açısından değişiyor. | Open Subtitles | على الصعيد السكّاني، الأمّة برمّتها تتغيّر |
Bu karşılaştırmaya bakınca demokrasinin ekonomik büyüme açısından oldukça iyi olduğunu görüyoruz. | TED | وفي هذه الحالة, تتأرجح الكفة لصالح الديمقراطية فيما يتعلق بتحقيق النمو الإقتصادي. |
Floransa'daki kısa süreli kalışım açısından problem teşkil edecek bazı kumar borçlarım var. | Open Subtitles | فلقد تجمعت علي بعض الرهانات المستحقة الدفع تجعل من إقامتي ب (فلورنسا) محل شك. |
Öğretmen olarak, vereceğiniz şokun miktarını anlayın diye adil olması açısından size de bir kaç deneme şoku vereceğiz. | Open Subtitles | لنعطيك فكرة عن كمية الألم التي يتلقاها الراغب بالتعلم فإننا نظن أنه من العدل أن تتلقى نموذجاً من الألم أنت أيضاً هل هنالك مشكلة بذلك؟ |
Bilirsiniz, oldukça uzun bir süre, aslında TED açısından bile düşündüm. | TED | لقد انتظرت كثيراً حتى أنني بدأت التفكير بالأمر في ما يتعلق بمؤتمرات تيد. |