Geçen gece olan olayda alkol de varsa bu ağır bir suç olacak. | Open Subtitles | ذلك الشيء الذي حدث بالأمس إذا كان هناك كحول في الأمر فتلك جناية |
Colorado'da bir gıda ürününü eleştirmek çok ağır bir suç. | Open Subtitles | في ولاية كولرادو انها جناية إذا كنت اشهر بموجب قانون التشهير بالخضروات |
Kendini bir federal çalışanmış gibi gösteriyorsun. Bu ağır bir suç. | Open Subtitles | ـ أنت تنتحل شخصية موظف فدرالي ، إنها جناية |
Ölüme neden olan ağır bir suç işledin. | Open Subtitles | أنت ارتكبت جناية إعتداء الأمر الذي أدّى إلى وفاتها. |
Az önce bir Amerikan milletvekiline saldırarak ağır bir suç işledin. | Open Subtitles | لقد اعتديت لتوك على عضو مجلس الشيوخ الأمريكي, وهذِه جناية |
Federal Ajan ile konuşmasında bunu reddetmişti, ki söylemem gereksiz bu ağır bir suç. | Open Subtitles | حقيقة أنكرها بشكل رسميّ . إلى عميلة فيدراليّة وهو و لاأضطر أن أقول لكِ أنّها جناية |
Göç Tüzük'üne göre izinsiz ateşli silah kullananlar ağır bir suç kapsamında cezalandırılacaktırlar. | Open Subtitles | فقط لأعضاء الحرس الحصول على البنادق. الاستخدام غير المصرح به للأسلحة النارية سوف يعاقب باعتباره جناية |
- California'da hırsızlık ağır bir suç bu da üniversiteden direk atılmak anlamına gelir. | Open Subtitles | - سرقة هي جناية كاليفورنيا والتي في هذه الجامعة هو الإلغاء التلقائي. |
- Cinayet sebebiyle değil. Daha önce ağır bir suç işlediğimi hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنني ارتكبت أية جناية |
Daha önce ağır bir suç işlediğimi hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنني ارتكبت أية جناية |
ağır bir suç değil ki. - Kız arkadaşını dinle. | Open Subtitles | وليست جناية إستمع إلى صديقتك |
- ağır bir suç mu? | Open Subtitles | هل نتحدث عن جناية هنا؟ |
Kötü bir davranıştı... ağır bir suç değildi. | Open Subtitles | إنها جنحة و ليست جناية |
Bu ağır bir suç. | Open Subtitles | (من كمبيوتر (سام هذه جناية |
ağır bir suç. | Open Subtitles | جناية . |