"ağırdır" - Translation from Turkish to Arabic

    • ثقيل
        
    • ثقيلة
        
    • أثقل
        
    • ثقيلٌ
        
    • يزن
        
    • ثقيلًا
        
    Vücudum kendi kendine derinlere düşmek için yeterli derecede yoğun ve ağırdır. "Serbest düşüş fazı" olarak anlandırılan faza girerim. TED جسمي ثقيل وكثيف بما يكفي للسقوط الحرّ في الأعماق ثم نصل لما نسميه مرحلة السقوط الحرّ.
    Biraz ağırdır, fiyatı da tuzlu. Ancak içinde dünya genelinde konuşulan 200 dil için bir tercüme programı var. Open Subtitles إنّه ثقيل وغالٍ، لكنّه يحتوي برنامج ترجمة يترجم 200 لغة.
    Tüm ağırlığını ver. İnsanlar ağırdır. Open Subtitles ،إجعل من نفسك ثقيل الوزن البشر ثقيلون
    Şatolar çok ağırdır ve bulutların üzerine yerleştirilmeleri son derece tehlikeli olabilir. Open Subtitles القلعات ثقيلة جداًَ، لذا وضعهم على الغيوم سيكون خطيراً بشكل لا يتصور،
    Basit, para taşıyan araç ağırdır, lastikler aşağı inmiştir! Open Subtitles الأمر بسيط سيدي التى تحمل المال ثقيلة إطاراتها ستكون مضغوطة
    Ama helyum hidrojenden biraz daha ağırdır bu yüzden helyum yıldızın merkezine çöker ve şimdi helyum atomları merkeze yığılıyor. Open Subtitles لكن الهيليوم أثقل قليلاً من الهيدروجين . لذا فإنه يغرق عميقا إلى مركز النجم . والآن ذرات الهيلوم تحتل المركز
    Gezegenimiz Dünya oldukça ağırdır, o kadar ağırdır ki, ondan kurtulabilmek için yapmanız gereken budur işte. Open Subtitles وكوكب الأرض ثقيل ثقيل للغاية , لدرجة انك إذا أردت مغادرته _BAR_ فعليك أن تستخدم هذا
    Uyduyu düşüren şey buysa, çok büyük bir hızla yayılıyor olmalı ya da çok ağırdır. Open Subtitles فلابد أنه كان يتحرك بسرعة كبيرة أو يكون ثقيل جداً- كيف يكون هذا؟ -
    Ancak ağırdır, idaresi zordur menzili kısadır. Open Subtitles "ولكنّه ثقيل وتصعب السيطرة عليه وامتداده قصير"
    Çorbayı ısıt kızım. Dikkat et, ağırdır. Open Subtitles سخني الحساء يا ابنتي انتبهي ذلك ثقيل
    Altın fazla ağırdır ve çok dikkat çeker. Open Subtitles الذهب ثقيل ويلفت الكثير من الانتباه.
    Hiç kendi vücudunun içinde olduğunu ama etrafındaki boşluğu gerçekten hissedebildiğini hissettin mi aniden hava gelir, gerçekten ağırdır ve atmosferi hissedebilirsin ve moleküller kafanın etrafında dolanır. Open Subtitles هل يوما من الأيام شعرتِ انكِ داخل جسمك لكن يمكنكِ أن تشعري حقاً, مثل الفضاء حولك, مثل الجو يصبح فجأة مثل, ثقيل جداً ويمكنكِ أن تشعرِ, مثل الغلاف الجوي
    Bir tarafı daha ağırdır mesela. Open Subtitles ثقيل من جهة وخفيف من الجهة الآخرى
    Bu yataklar ağırdır. Open Subtitles هذه الأسرة ثقيلة هذا الجاني تكبد الكثير من العناء
    Albatroslar öylesine ağırdır ki, sadece rüzgarın yeterince güçlü olduğu yerlerden havalanabilirler. Open Subtitles طيور القطرس ثقيلة جداً يمكنهم فقط التحليق في الهواء في أماكن حيث الريح قوية بما فيه الكفاية.
    Bir kedi nispeten büyük ve ağırdır. TED والقطة ثقيلة وكبيرة الحجم نسبيًا.
    Bunun için fazla ağırdır bu yüzden uçmak için ağaçlara tırmanıp kendini boşluğa atmak zorundadır. Open Subtitles إنها أثقل من أن تستطيع فعل ذلك لذا يتوجب عليها تسلق الأشجار والإقلاع من هناك.
    Bugün o atmosfer bizimkinden 90 kat daha ağırdır. Open Subtitles و اليوم, ذلك الغلاف الجوي أثقل بتسعين مرة من غلافنا
    - Belki tahtalar paradan daha ağırdır. - Belki de değildir. Kontrol ettim. Open Subtitles ـ ربما الكتل الخشبية أثقل من النقود ـ إنهم لم يتفقدوا
    Tamam. Çok ağırdır beyim. Open Subtitles إنّه ثقيلٌ يا سيّدي.
    Hidrojen gazı helyumdan biraz daha ağırdır. Yanma sırasında bir miktar kütle kaybı olur. Open Subtitles يزن غاز الهيدروجين أكثر بكثير من الهيليوم
    Epey ağırdır, değil mi? Open Subtitles ,لابد وأنه سيكون ثقيلًا جدا أليس كذلك؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more