"ağızlarından" - Translation from Turkish to Arabic

    • أفواههم
        
    • بأفواههم
        
    • أفواه
        
    • منهن شخصيا
        
    Belkide buna sebep olan Ukraynalı kadınların Sovyet döneminde eğitim görmesi ve yetenekli Rus şairlerdir, bu fikirleri hakkında aforizmalar ağızlarından sürekli dökülüyor. TED وربما لأن هؤلاء النساء الأوكرانيات كانت دراستهم تحت حكم السوفيت وحفظوا أقوال الشعراء الروس، الأمثال حول هذه الأفكار تنزلق من أفواههم طوال الوقت.
    Cesetlerinden alacağımızdan fazla bilgiyi, ağızlarından alabiliriz. Open Subtitles سنحصل علي الكثير من المعلومات من أفواههم أكثر من جثثهم
    İpeklerini karınlarından ya da ağızlarından değil ön ayaklarındaki bezlerden üretirler. Open Subtitles لا ينتجون حريرهم من بطونهم أو أفواههم إنّما من غدد بأرجلهم الأماميّة.
    Filmler, benzer şekilde bizi ikna edebilir, seslerin çevredeki hoparlörler yerine aktörlerin ağızlarından çıktığı gibi. TED الأفلام أيضا، تستطيع إقناعنا أن الصوت يخرج من أفواه الممثلين وليس من مكبرات الصوت التي حولهم.
    Kendi ağızlarından, çocuklarının babasının kim olduğunu dinledim. Open Subtitles . منهن شخصيا ً سمعت من هو والد أطفالهن
    Bazıları mısır yiyor, bazıları dümdüz ileri bakıyor ve mağara adamları gibi ağızlarından nefes alıyorlar. Open Subtitles بعضهم يتناول رقائق الذرة وبعضهم يحدّق إلى الأمام يتنفسون من أفواههم كإنسان الكهف
    Bu pek çok insanın sorduğu ilk şeydir, ağızlarındaki tıkacı çıkardığımda ağızlarından çıkan ilk şey budur. Open Subtitles هذا أول ما يطرحه معظم الناس أوّل ما يخرج من أفواههم حين تزال الكمامة من على أفواههم : من أنت ؟
    Gözleri yuvalarında dönüyor, ağızlarından köpükler saçılıyor ve çığlık atıyorlardı. Open Subtitles وكانت أعينهم تدور ورغوة تخرج من أفواههم ويصرخون
    Tek bildiğim, artık ağızlarından çıkan hiçbir söze inanmadığım. Open Subtitles كل ما أعرفه هو, أنني لم أعد أصدق أي كلمة تخرج من أفواههم
    Bıçağı buradan sokarsanız çığlık atmaya çalıştıkları zaman ağızlarından kan fışkırır. Open Subtitles ضعن النصل هنا وعندما يحاولون الصراخ، سيخرج الدم من أفواههم
    "ağızlarından ateş çıkar, Open Subtitles " وإن كان أي رجل سـيضرهم "تخرج النيران من أفواههم
    ağızlarından Tanrı'nın buyruğunu, ellerinden kılıcı eksik etmeyenlere helal olsun. Open Subtitles "‎تنويهاتُ الرّبِّ في أفواههم وسيفٌ ذو حدّيْن في أيديهم‎."
    İnekler yiyebildikleri kadar yemek yer ve çiğneme esnasında büyük miktarda metan ağızlarından atmosfere salınır. Open Subtitles طريقة إنتاجهم لهذا تكمن في تناولهم قدر كبير من الطعام وعند حدوث عملية المضغ تنطلق كمية كبيرة من الميثان من أفواههم إلى الجو
    Müzik aynı zamanda ağızlarından da geliyor. Open Subtitles الموسيقى قادمة من أفواههم أيضاً
    Müzik aynı zamanda ağızlarından da geliyor. Open Subtitles الموسيقى تأتي من أفواههم أيضاً.
    Okul fonlamasına, fakir çocukların ağızlarından lokmaları alınırken zengin çocukların devlet yardımından faydalanmaya devam ettiği emlak vergisi veya acayip ekonomik denklemlerle karar verilmemeli. TED تمويل المدارس يجب ألّا يتم تقريره بناءً على ضرائب الملكية أو معادلة اقتصادية غريبة ما حيث يستمر الأطفال الأغنياء بالاستفادة من معونة الولاية، بينما الأطفال الفقراء يؤخذ الطعام والمصادر باستمرار من أفواههم.
    ağızlarından girecek. Open Subtitles أنها تذهب في أفواههم
    Çünkü kamera beni çekmeseydi o parayı sıtmayla boğuşan sakat ve aç göçmen çocukların ağızlarından alırdım ve şimdi bunu sonsuza dek bileceğim. Open Subtitles لأنه لولا آله تصوير تلك كنت سأخذ المال من أفواه المعاقين
    O siteler çocuklarımın ağızlarından yiyecek çalıyorlar! Open Subtitles هذه المواقع تأخذ لقمة العيش من أفواه أطفالي.
    Kendi ağızlarından, çocuklarının babasının kim olduğunu dinledim. Elijah Muhammed'in çocukların babası olduğunu ve benim için, en iyisi dediğini duydum. Open Subtitles . منهن شخصيا ً سمعت من هو والد أطفالهن

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more