"ağlayamıyorum" - Translation from Turkish to Arabic

• البكاء
• ابكى
• البُكاء

Başka bir yalancı olduğunda ağlayamıyorum, ve buna ihtiyacım var.
أنا لا أمزح ، لا أستطيع البكاء عندما يوجد مزيف أخر ، وأنا أحتاج هذا

Başka bir yalancı varsa ağlayamıyorum ve buna ihtiyacım var. Yani, gidecek başka bir yer bulmalısın.
أنا لا أمزح ، لا أستطيع البكاء عندما يوجد مزيف أخر ، وأنا أحتاج هذا

Ben ağlayamıyorum ve bu çok acımasızca.
انه لشىء قاسى انك تستطعين البكاء وانا لا.

Düşünemiyorum. Gülemiyorum. ağlayamıyorum.
لا أستطيع التفكير، لا أستطيع الضحك لا أستطيع البكاء

Ağlamak istiyorum ama ağlayamıyorum çünkü ben insan değilim.
واريد ان ابكى ولكنى لا أستطيع لأنى لست بشرياً

Artık ağlayamıyorum. Bunu biliyor musun?
لَم يَعُد يُمكنني البُكاء هَل عَرفتَ ذلك؟

Tuhaf. Herkes öldü ve ben bunun için ağlayamıyorum bile.
غريب كلهم قتلوا وأنا لا أستطيع البكاء عليهم

Oğlum ortadan kayboldu ve muhtemelen öldü. Ve onun için ağlayamıyorum.
إبني اختفى، وقد يكون ميتاً ولا أستطيع البكاء من أجله

Siktir, o kadar su kaybettim ki ağlayamıyorum.
من أجل اللعنة ، و أنا المجففة أيضا في البكاء.

Bu hayatımın en kederli günü. Ve hala ağlayamıyorum!
هذا أتعس يوم في حياتي ولا أزال عاجزاً عن البكاء!

Bu beni öfkelendiriyor çünkü onun için ağlayamıyorum.
وبدأت أغتاظ لأنني عجزت عن البكاء عليها

Kendi kızım ve ağlayamıyorum.
إبنتي الصغيرة وأعجز حتى عن البكاء عليها

Allahım ya. Huzur içinde ağlayamıyorum bile.
يا إلهي، لا يمكنني حتى البكاء بسلام

Çünkü yaşayan, nefes alan pisliğin tekisin ve benim elimden bir şey gelmiyor katlanamıyorum, sana ağlayamıyorum, elimden bir halt gelmiyor aşağılık piçin tekisin.
لأنك تعيش حياة حقيرة ولا يمكنني تحمل هذا بعد لا يمكنني الصمود أكثر لا يمكنني البكاء عليك تباً!

Özür dilerim. Doğru düzgün ağlayamıyorum bile. Ah.
لا يمكنني حتى البكاء جيداَ من يهتم بـ " كلوي " ؟

Yok, okuyabiliyorum da ağlayamıyorum.
لا، أستطيع أن أقرأ . لا أستطيع البكاء.

Karım öldü ama ben ağlayamıyorum.
. زوجتي ماتت, ولا أستطيع البكاء

Ve ağlayamıyorum çünkü cep saatimi 5 dolara sattım!
ولا يمكنني حتى البكاء على هذا لأني بعت منديلي بـ 5 سنتات!

Sanatı seviyorum ama ağlayamıyorum.
أحب الفن لكن لا أستطيع البكاء

Ben gerçekten cenazelerde ağlayamıyorum. Artık değil.
انا لا ابكى فى الجنازات ليس بعد الان

Mesela, ağlayamıyorum, ama üzülebiliyorum.
كمثال , لا ابكى ولكنى اشعر بالحزن

Öyle bir hale getirdin ki ağlayamıyorum.
جَعَلتني لا أستطيعُ البُكاء